O kadar uzun zamandır yazmamış, o kadar uzun zamandır konuşmamışım ki hepsi içimde birikmiş.Eskiden az da olsa yazardım, kendi kendime yazardım öylesine işte.İyi gelirdi.2 yıldır her şeyi öyle içime atmışım ki, artık ekrana bomboş bakakalıyordum içimdekini atmak istediğimde.
Öyle ağır geçti ki bu 2 yıl.O 2 yılımı anlatmayacağım şuan.Sadece geride bırakmak istediğim, hatırlamak istemediğim bir 2 yıl.Sonunu yazabilirim ama.Sonu başarısızlık.Bu kadar.Başaramadım.Başarısız oldum.Beceremedim.Kaybettim.Ben 2 yılımı kaybettim.Bu 2 yılda yaptığım, çabaladığım, inançla hırsla düzelmesine çalıştığım, uğruna akıl sağlığımı kaybedecek duruma geldiğim şeyi kaybettim.Yazması ne güzel.'kaybetmek' o kadar.Şu tek kelime insana öyle koyuyor ki gerçekte.Nasıl ağır bir kelime o.Hayatınızdaki en özel kişinin artık olmaması mı daha kötü yoksa ona baktıkça tekrar tekrar hayal kırıklığı yaşamak mı?2 yıl boyunca savaştığınız her şeyin ona baktıkça yüzünüze BECEREMEDİN, BAŞARAMADIN, HEPSİ BOŞUNAYDI BAK, KENDİ KENDİNE ZARAR VERMİŞTİN YA HANİ BİR KAÇ KERE, HANİ MORARTMIŞTIN HER YERİNİ, BAK BOŞUNAYDI ONLAR İŞTE, HANİ BİR KAÇ 'HİÇ'E REZİL OLMUŞTUN YA, HAHA O DA BOŞAYDI! diye bağırması mı?
Şu 2 yılda çok hırpalandım.Kast edilerek yada edilmeyerek bir anlık sinirle çok fazla kırıcı şey söylendi yüzüme.Kırıcıdan kastım da, kırıcı.Öylesine sarf edilmiş 2 güne unutabileceğiniz laflardan bahsetmiyorum.Çok haksızlık da yapıldı.Rezil de edildim.Yok da sayıldım.Salak yerine de koyuldum.Her şey oldu.Ama ben her defasında kalktım.Yapıcam dedim.Bir zamanlar canımdan çok sevdiğim o kişi iyi olacak diye bu düşünceden güç alıp tekrar tekrar denedim.Her seferinde kendime de zarar verdim.Takıntılı hale geldim.Dengemi kaybetmeye başladım.Kendim olmaktan çıktım.Hatalar yapmaya başladım.Kendimi tanıyamaz oldum.Ta ki artık olmadığını kabullenip, devam etmeye daha fazla gücüm kalmayıncaya kadar.Bir laf duydum ki, artık bunun oluru yok, hiç bir zaman başaramayacaksın, rüzgara karşı savaşıyorsun dedim.Pes ettim.Kaybettim.Ama her şey bittikten sonra bile içten içe en azından geriye şöyle bir baktığımda bir değişiklik görmek istedim.O da benim salaklığımdı.2 yılda ben hiç bir şey değiştirememişim.Ben kendimi boşuna kaybetmişim.Bakıyorum, 2 yıl önce de olsa bunu yapardı, şimdi de bunu yaptı.Ben niye farklı bir şey bekledim ki?
Kaybetmeyi bilmek gerek.Ben kaybettim.
Şimdi tek başıma kalkacağım ayağa.Bu sefer kendimi toparlamak için, kendim için.O 2 yılı bir rafa kaldırıp, arkama bakmadan gideceğim.Bakmayacağım, çünkü her bakış bir hayal kırıklığı.Ve benim hayatımda artık buna yer yok.2 yıldır kendimden önce hep başkalarını koymuşum, dönüp de kendime 1 kere bile bakmamışım.Çok klişe bu güçlü kadınım, hayatımı sil baştan yapacağım muhabbetleri ama zaten dediğim bu değil.Sil baştan yapma ihtimalim yaşadıklarımdan sonra imkansız, güçlü desen hiç değilim.Şu yaşıma kadar yaşadığım en güçsüz andayım hatta.Şimdi buradan nasıl çıkacağıma bakıyorum.Ne yapacağım hiç bir fikrim yok.Derin bir kuyunun dibindeyim, taşlara tutunarak çıkmaya çalışıyorum da, sürekli kayıp yere yapışıyorum.Bunu yaparken de değer verdiğim insanın senin hayatın mükemmel laflarını işitiyorum bir yandan.Ama başkalarının ne düşündüğünü önemsememeyi öğreneli çok oldu.Müthiş bir üzüntü, acı, hayal kırıklığının içinde boğuluyorum.Ama artık buna dönmeye niyetim yok.Hayatımda hiç aklımdan geçirmediğim, bunu yapmayı düşünmeyecek kadar hayat dolu olduğumu sandığım şeyleri geçirdim, denemeye kalkıştım.Bundan bir şekilde vazgeçirsem, biraz olsun sağlıklı düşünmeye itsem de kendimi diğer yanda başka şeyler de var.Uzun zamandır sağlık sorunu yaşamamışken, yıllardır buna şükrederken, kabus günlerime geri döndüm.Ama o hastaneye dönmeyeceğim, etrafında ne olup bittiğini anlamaya çalışıp doktorlara bakan küçük kız olmayacağım.
En acısı da tüm bunları hak ettiğini bilmek.Daha en başında göze aldıklarımın gelip bir gün beni bulacağını biliyordum.O yüzden şimdi ağlamak anlamsız.Zaten artık ağlayasım da yok.Geçmişindeki herkese bu şekilde davranmış biri için 'belki ben gerçekten seversem farklı olur' demek saflık, aptallıktı.Bana iyi oldu.Yaptıklarımın cezasını çektim.Artık sona geldik.
Şimdi bir yerden başlamam gerekiyor, nereden bilmiyorum.Ama bunu düşünerek kendime daha fazla yüklenmeyeceğim.Olacak, bir şekilde, elbet ben de buradan kurtulacağım.Her şey düzene girecek.Bekliyorum.Sadece bekliyorum.Sakince.
Artık istediğim tek şey bu, sakinlik.Bıraktım her şeyi geride.Orada da kalacaklar.
O kişiye ise; sadece acıyorum.Çok büyük bir kayıp.Öyle güzel, temiz bir kalbin bu denli kararması, kötüleşmesi, bencilleşmesi...Umarım benim başaramadığımı bir gün başkası başarır.Umarim acar gozlerini tekrar bir gun ve gorur olani biteni.Kimseye kırgınlığım yok.
Behind The Glasses
5 Nisan 2014 Cumartesi
3 Haziran 2013 Pazartesi
DİRİLİŞ
Memleketimizin büyük bir sınav verdiği şu günlerde, ufak bir yazı yazıp, kendi gördüklerimi anlatmak istedim.Anlatmalıyım, yazmalıyım, dökmeliyim.Bu vahşet benim için çok fazla.Tanık olduğum, gördüğüm şeyler, bir insanın kapasitesi dahilinde olmaması gereken şeyler.Muhtemelen bir çoğunuz yaşadıklarımın aynısını ya da benzerini yaşadı.Önce yaşadıklarımı anlatıcam, yazının son paragrafında ise düşüncelerimi, ve notlarımı, bizim kim olduğumuzu.
Her şey cuma günü başladı.Gecesinde Gezi'de yatan dostlarımıza müdahale edilmişti ve halk ayaklanmıştı.Orada yerimi almam gerekiyordu.Öyle de yaptım.Meydana gittim.Başta her şey güzeldi.İnsanlar meydanda oturuyordu.Slogan ya da herhangi bir parti bayrağı yoktu.Ortada oturuyorduk, insanlar muhabbet ediyorlardı.Karşımızda da hatrı sayılır derecede kalabalık bir polis grubu oturuyordu.Derken 3 dakika -abartmıyorum- 3 dakikadan kısa bir sürede o polis ordusu ayağıya kalktı, gaz maskelerini taktı, panzerler tüm çevremizi sardı, aynı anda tazyikli su ve biber gazı atmaya başladılar.Ama bunların tamamı 3 dakika içerisinde, insanlar ortada otururken gerçekleşti.Tam o sırada bir sokak çocuğu gördüm.Çok değil 7-8 yaşlarında.Çalılıkların arasından eski püskü 2-3 tişörtünü çıkardı, yırta yırta bir grup kıza al abla al atacaklar hemen al masken yok diye koştu.Ne olduğumu bile anlayamadan her yer bembeyaz oldu.Maskem yok, gözlüğüm yok.Üstüne üstlük bir de kalp rahatsızlığım var.Arkamı döndüm ve kaçmaya başladım.O sırada ayağımın yanına 3 tane fişek düştü.Serin kanlı davranabildim de hepsine bastım tekmeyi.Ama sonrası kötü oldu, rahatsızlığımdan dolayı koşarken nefesimi tutamadığım için çoktan tüm gazı solumuştum.İşte o sırada dev bir umutsuzluğa kapıldım çünkü ciğerlerime 1 gram hava giremiyordu.Gözlerimi açamıyordum açsam da zaten bembeyazdı.Sol tarafta açılan bir şey görünce kendimi can havliyle oraya attım.Meğerse yukarda oturan bir teyze yardım amacıyla kapıyı açmış, sağolsun, insanlık henüz ölmemiş.Benden önce giren kişinin peşinden attım kendimi fakat, nefes almak mümkün değil.İkimiz de yerdeyiz, hareket edemiyoruz.Telefonla apartman ismini civarda oturan lise arkadaşıma attım.Hemen geldi sağolsun.İlaçlarıyla birlikte.İlk gün öyle boş gitmişim ki, ne ilacım var ne önlemim.Biz kendimizi toparladıktan sonra dışardakilere yardım ettik.Ortalık biraz yatışınca da oradan çıktık.
Akşama kadar sorunsuz devam etti.Her şey güzeldi aslında.Polis olmayınca güzel.Ta ki diğer müdahaleye kadar.Muhtemelen en korkuncuydu.Düşünmesi bile tüylerimi diken diken ediyor.Polis diğer saldırısına başladığında bu sefer kısa süreyle bırakmadı.Arkamızdan kovalamaya, arkamızdan gaz atmaya devam etti.Ara sokaklara kaçalım dedik.Hata etmişiz.Bir sokağa daldık, zaten gece karanlığı çökmüştü, kalabalık, sokak lambaları yanmıyor.Arkamızdan polis gaz atıp duruyor, kafamızı kollamaya çalışıyoruz, arkadaşlarımızdan kopmamaya çalışıyoruz.Böyle sokağın sonuna doğru ilerlerken sokağın sonundan da polis çıktı.Biber gazlarını atmaya başladılar.İşte o sırada öleceğime inandım.İlk defa bu kadar yakın hissettim kendimi.Polisin garezini sabah görmüştüm, burada bize acımayacaklarını biliyordum.Kafamda bir anda manşetler oluştu. 'Marjinal grup sokak arasında polise saldırmaya çalıştı, çatışma sonucu çok sayıda ölü var.' Sonum 'marjinal grup' olacaktı.Sağ tarafıma baktığımda askeri hastaneyi gördüm, karanlık olduğu için başta fark edemedik, can havliyle oraya koştum.Koşucaktım, eğer bana doğru bir namlu çevrilmeseydi.Nöbetçi asker namlusunu doğrulttu, silahını doldurdu ve ben ne olduğumu anlayamadan namlunun ucunda kalmıştım.Bunu askere mal etmek doğru olmaz, 1 kişinin hareketiydi ve çok fazla sayıda yönelen insan vardı.Ama emin olun, canınızı kurtarmaya çalışırken bunla karşılaşınca tepkiniz hoş olmuyor.O sırada askeriyenin sol tarafında dar bir ara sokak keşfettik.Ordan aşağıya deparlarla inip canımızı zor kurtardık.Beşiktaş'a vardık, orda aşırı bir kalabalık vardı, fakat bu sefer neşeliydiler, eğleniyorlardı.Karşıdan ve şehir dışından gelen gruplarla da birleşince Beşiktaş çarşıdan stada kadar yolun tamamını kapatıcak kalabalıkta bir 'çapulcu grubu' oluştu.Her şey güzeldi yürüyüşümüzü yapıyorduk, eğleniyorduk.Gümüşsuyu'na yaklaştığımızda ise yine müdahale başladı.En önlerdeydik ve arkamızda hala neredeyse çarşı'ya kadar uzanan bir kalabalık vardı, herhangi bir hareket izdihama yol açacaktı.Ama artık profesyonelleşmiştik.Gitmeden önce herhangi bir orantısız müdahale durumunda kullanabileceğimiz yolları belirliyorduk.Bu sefer maçka'ydı.Hızla koşmaya başladık.Bu arada 10 kişilik bir gruptuk ve 3 gün boyunca birlikteydik.Ben o gün antremanımı bolca yaptığım için bir Bolt kesildim, 100 metre engelli koştum.Ama gerçekten.Yol kenarlarındaki bariyerlerin üstünden atlaya atlaya gittim, hep merak ederdim nasıl bir bacağı kaldırıp diğerini de yanına alıp geçebiliyorlar diye, insan mecbur kalınca yapabiliyormuş.Beşiktaşa geri döndük, sabaha kadar sloganlarımıza devam ettik.Sabah 6da okula girip 2 saat uyuduk, uyandıktan sonra eve gidip duş alıp meydanda buluştuk.
En sakin gün meydan günüydü.Daha doğrusu, taksim için en sakin gün o gündü.Taksim'de şenlik havası vardı.Türküler halaylar roman havası horon, her şey ama her şey vardı.Polis yoktu.Tam bir bayramdı.Taksim'e çıkan tüm yollara 6şar 7şer barikat yapılmıştı.Ve her biri 'önde yol genişliğinde yanan bir ateş arkasında polis barikatı arkasında inşaat barikatı arkasında belediye otobüsü arkasında çöp konteynrları düzeninde olduğu için geçilmesi imkansızdı.Ufak tatsızlıklar olmadı değil, meydanda tanker yanında ateş yakılması sonucu bir su tankeri patladı fakat bunu yakanlar zaten belliydi, durum hemen kontrol altına alındı.Bu sırada polis tüm hıncını Beşiktaş'tan çıkarıyordu.Sürekli yardım isteniyordu ama edemedik.Olmadı.Oraya gitmek için 3 farklı yol denedik hepsinde ağır müdahalelerle karşılaştık.Ne yapacağımızı bilemedik.Burnunuzun dibinde kavga dostlarınız hunharca, ölesiye dövülüyor, saldırıya uğruyor ve bir şey yapamıyorsunuz.Okulumuza saldırmışlardı.Okul kapısının önünde duran 40-50 kişilik polis grubunun fotoğrafları geliyordu.Her yer biber gazıydı, okulun önüne biber gazı atılmış ve dışarıya çıkın çıkmazsanız gaz atacağız anonsu yapılıyordu.Teröriste böyle gitmediler!Üniversite orası üniversite!Terörist adresi versek öyle gitmezler.O sırada okulda olamamak, hayatımda hiç bir şey o kadar koymayacak bir daha sanırım.
Yine sabaha karşı eve girdik ve bu sefer herkesin pili bitmişti.12 kişi eve sığıştık, bir koltukta 4 insan yattı.4 saat uyuduk ve uyandığımızda hepimiz büyük bir üzüntü yaşadık.Hepimiz ya dışarda bir şey olduysa ve yardım edemediysek, insanların yardıma ihtiyacı vardı ve biz uyuyoduysak'ın derdindeydik.Neyse ki meydanda olay yoktu ve beşiktaş'ta durum kontrol altına alınmıştı.Çöp poşeti ve eldivenlerimizi alıp meydana gittik ve meydanı temizledik.Vallahi tertemiz oldu!Kendi evinde de su bardağı kaldırmayan insanım oysaki.Daha sonrasında gezi'ye gidip oturduk, daha eğlenceli olamazdı sanırım.Bir önceki günün yorgunluğunu aldı götürdü.Mükemmel bir ortam vardı.Etraf tamamen temizlenmişti, insanlar çimlere yayılmışlardı.Akşam olayların yine Beşiktaş'ta olacağını tahmin ettiğimizden birkaç saat sonra Beşiktaş'a gittik.Önceleri sakindi.Hatta çok güzeldi.Arabalar sürekli korna çalıyor, insanlar yolu kapayıp dans ediyorlardı.Provokatörler kaldırımları sökmüşlerdi.Yaklaşık 10 metre uzunluğunda kaldırım mahvolmuştu.Bunu böyle bırakmayız dedik, hepimiz giriştik.Fotoğrafları var çıkmış internete, sağolsunlar baya yaymışlar.Belediye işçiliği de yapmadık demeyiz artık.Hepsini tek tek yeniden dizdik.Yaşlılar geldi, gurur duyduklarını söylediler.İşte o an, ne yediğimiz biber gazı kaldı ne de başka bir şey.'Umudu kesiyorduk, ayaklandınız, helal olsun' cümlesi var ya, her şeye değiyor.Yaşlılar da katıldı bize.Siz bırakın, artık sıra bizde dedik.Çarşıdan çıktığımızda deniz müzesinin önünde olaylar başladı.Okula koşup ilaçlarımızı aldık hemen geri döndük.Ortam iyice kızıştı.Bu arada okulumla ilk defa 2 gündür gurur duyuyordum, o gün sonuncu gün oldu.İçeriye almamaya karar verdiler.Olaylar ciddileşirse kimi alıp kimi almayacaklarına o sırada karar vereceklermiş.Bak sen!İsmini öğrenemediğim bir 'yetkili' kimin lafıyla hareket ediyorsunuz, aranızda provokatörler var, bak taksim'de öcalan resmi açmışlar fotoğrafını gördüm dedi.Gerizekalının derdine bak.Bu arada işin komik tarafı, okulun sahil tarafında BAUPORT adında bir yerimiz var, orda da düğün vardı.Anlıyorum, aylar öncesinden yapmışsınız hazırlıkları, heyecanlısınız.Ama gelinle damadın ilk danslarını gaz eşliğinde yapması riskini göze kalmak, büyük başarı.Çarşıya dönersek, olaylar iyice kızıştı.Ama öyle bir gaz ki, allah kahretsin insan bırak halkına, düşmanına kullanamaz.Maskem tüm gazı içine aldı, öylece kalakaldım.Söylemişlerdi ama inanmamıştım.Ondan önceki 2 gün de gaz yedim hatta maskesiz bile yediğim oldu ama, böyle değildi.Bu çok farklıydı.Bir anda sanki öyle asılı kaldım, sanki yokum.Öylece duruyormuşum ordan.Arkadaşlarımdan birinin beni sertçe sallamasından sonra kendime geldim ve koşabildiğimde koşmaya başladım.Okula doğru depar attım ama fark ettim ki nefes almıyorum.Ne kadar zamandır almadığımı bilmiyorum, alamıyorum!Okulun kapısına koştum, fakat okul içeriye almıyor.Tam o sırada Theron Patterson'ı gördüm.Amerikalı yönetmen, aynı zamanda benim hocam.Kalan son nefesimle beni içeriye al diye bağırdım.Hemen aldı, onun da gözleri kıpkırmızı olmuş.İçeriye girdim, elimdeki talcidli suyu yüzüme boşalttım.Biraz oturdum, kendimi toparladım.O sırada polis okula kadar ilerlemişti.Herkes bauporta akın etti, insanları o tarafa yönlendirdiler.Okulun içerisinde kalanlar arasında kaos oluştu.Derken kapının önüne biber gazı atıldı, kapılar kapatıldı, herkes bahçe tarafına, sahile koştu.Ve sahile de biber gazı atıldı.Okulun içinde sıkışıp kaldık ve attıkları biber gazları okulun camdan kapılarını kırmıştı.Ana kapının orda bir elimde telefonum olay anını kaydederken diğer elimde içeriye yardıma ihtiyacı olan biri gelirse diye elimde talcidli suyla bekliyordum. O sırada çevik kuvvet en az 30 kişilik grubuyla merdivenlerin başında belirdi.Önlerinde bir arkadaşımız bauporta kaçmak için koşuyordu.Bilmeyen vardır, okulun karşısından anayola merdiven çıkıyor,bu merdivenin sol ve sağ tarafındada bina var ve binaların üst katında bir kafemiz var. Arkadaşımız burdan aşağıya doğru koşuyordu.Tam o anda kafenin yan tarafında duran saksı bir anda aşağıya uçtu -ALLAHIN BİR HİKMETİ- ve arkadaşın kafasına düştü.Arkadaşımız ilk yardıma koşmaya devam etti, son durumunu bilmiyoruz.Tesadüf ki saksının olduğu yerde de polis vardı, herhalde saksının düştüğünü görünce koşup tutmaya çalıştı.Polis arkasından bauporta doğru koştu.Bu kısmı kendi gözlerimle görmediğimden ne kadar doğru bilmiyorum ama, duyduğumuz seslerden doğru olduğunu söyleyebilirim, ayrıca BUSAR ekibinde çalışan ve ilkokuldan beri arkadaşım olan kişinin ağzından anlatacağım.Polis ilkyardımın oraya gidip, kafaları nişan alıp gazları ateşleyip, dışarıya çıkmalarını engellemiş.Yaralıların olduğu yere!Vallahi ben en son gördüğümde damat kaçıyordu.Gelini göremedik, kusuruma bakmayın, 3 gün cehennemde yaşayınca insanın sinirleri bozuluyor, olmadık şeylere gülebiliyor.Kısa süre içerisinde okuldan çıktılar fakat merdivenlerin başına demir parmaklık koydular.Okulun çevresinden çekildiler.Biz içeride zarar görmüş insanlara yardım etmeye başladık.Yarım saat böyle geçti, ortalık sakinleşmeye başlamıştı, en azından öyle sanıyorduk.Görünürde polis yoktu.Derken kapının, tam okula giriş kapısının önünde 5-6 biber gazı birden patladı.O sırada üst katta arkadaşlarımı kontrol ediyordum, koşarak aşağıyı görebileceğim bir yere geçtim, telefonla fotoğraf çektim.O fotoğrafı bbc international kullanma hakkı istedi, istediğiniz her yerde kullanın dedim.Arkadaşlarım sağolsun twitterda da baya yayıldı fotoğraf, 2bine yakın retweet aldı.2 güvenlik görevlisi, maskesiz, gözlüksüz, yüzlerini gömleklerinin içine sokmaya çalışırken bir yandan kapıyı kapalı tutmaya çalışıyorlar.O kadar beklenmedik bir anda oldu ki, hiç bir şey yapamadık.Fotoğrafı çeker çekmez aşağıya indim.Huyum kurusun, kaos anında beynim uçuveriyor.Koşarak güvenlik görevlilerinin yanına gittim şişeyi suratlarına döktüm.Hatta onları komple yıkadım.Herkes şok içinde olduğu için kimse yerinden hareket edemiyordu.Güvenlik görevlileri bitik durumdaydı, çıkardım maskemi gözlüğümü verdim.Zaten bana artık bağışıklık yapmış, 1 gram dokunmadı.Sol tarafıma baktığımda bir arkadaşımın yerde yarı baygın yattığını gördüm.Onunda maskesi ya da gözlüğü yoktu ve fazlasıyla etkilenmişti gazdan.Gözleri kan çanağıydı.Bir kolunu omzuma atıp yüklendim yarı sürükleyip yarı taşıyarak okulun iç kısmına taşıdım, okuldakilere yardım için seslendim, hemen gelip içeriye taşıdılar.O andan sonra artık orda daha fazla duramayacağımızı anladık.Okula bir teknenin yanaşacağı ve bizi güvenli bir yere götüreceği bilgisini aldık.Toparlanmaya başladık, fakat sırt çantamı kaybetmiştim.İçinde kimliğim vardı.Para falan yoktu fakat polis tarafından alınırsam kimliğe her şeyden çok ihtiyacım olacağını biliyordum.İçinde benim için anlamı büyük olan, 3 gündür yanımdan ayırmadığım bir hırka vardı.Tekneye bindik, fakat 3 günün stres ve yorgunluğuna artık dayanamayıp pes edip ağlamaya başladım.Kendim için değil, kolay değildi, önümde panzerler insanları ezmişti, polis öldürmek için saldırmıştı.Ama bunlar hiç birimizi geri çekmedi, hepimiz daha da alevlendik.Oraya kollarımıza ismimi kan grubumuzu yazıp, ölmeye hazır gittik.Göze aldığımız şeylerin yanında bunlar hiç bir şeydi.Herkes kendinden geçmiş, yanındaki için endişe ediyordu.
Tekneden güvenli bir yerde indikten sonra eve gittim.Annem beni 3 gündür okulda proje yapıyor biliyordu.Kendisinin bilgisayarla internetle alakası yoktur, televizyonda malumunuz, hiç bir şeyden haberi yoktu.Ona olanların çok ufak bir kısmını anlattım.O bile onu bayıltmaya yetti.E anne yüreği, dayanmıyor.Bana kızdı, bağırdı ama çaktırmayın, telefon konuşmasına kulak misafirliği yaptım, benle gurur duyuyormuş.Babasına çekmiş, cabbar dedi.Bunlar benim için büyük şeyler.Annem de laf aramızda yüz vermeyi pek sevmez, böyle bir şeyi duymak da e tabii ki beni daha da gaza getirdi.
Bugünse katılamadım.Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.Akşam maalesef yurtdışına çıkmam gerekiyor.Fakat ordan da yapabildiğim her şeyi yapacağım.Sokak röportajları yapıp, destek fotoğrafları çekeceğim.Ne kadarını bildiklerini sorgulayacağım, videoya kaydedip hepsini yayınlayacağım.Yapabileceğim benim şuan aklıma gelmeyen elbette ki bir çok şey vardır, onlar için bana ulaşmanızı çok isterim.Yapabileceğim belki de çok küçük bir şey ama 1 kişi 1 kişidir.Hiç bir şey yapmamaktan iyidir sanırım.O 1 kişilerin toplanınca nasıl olduğunu bu 3 günde anladım.Cuma günü döneceğim, cumartesi günü olaylar hala bitmemiş, amacımıza ulaşamamız olursak -aksini düşünmüyorum elbette başaracağız- cumartesi yine meydanda yerimi alacağım.
He eğer sorarsan kardeş sen kimsin? diye.Ben 1. sınıf emniyet müdürü kızıyım.Evet polise söven de benim.Polisle halkı küstürmeye çalışanlar utansın.Ama suç ne yazık ki sadece onlarda değil.Polis, öfkesi bitmek tükenmek bilmez şekilde saldırıyor.Gözleri dönmüş, hırslarını alamıyorlar.Emir kulu oldukları yalan!Her zaman düşünceleri doğrultusunda hareket etmiş, bu yüzden de zamanında çok fazla olay yaşayıp hükümetle karşı karşıya gelmiş bir emniyet müdürü kızı olduğu içinse sadece ve sadece gururluyum!3 gündür eve girmedim, taksim beşiktaş arasını belki 50 kez yürüdüm, uyumadım, aç kaldım.'Aferin kızım' diyip gülümseyen bir babaya sahibim.Dediğim gibi, cumartesi gününe kadar kazanacağız, ha eğer biraz uzarsa, o zaman da dediğim gibi cumartesi günü 'Emniyet müdürü kızıyım, böyle kıyak kafa görmedim!' pankartımla meydanda olacağım.
Yazının sonuna ismimi falan yazacağım.Bizi, yazdıklarımızı takip ettiğin bir sır değil.Sana zorluk çıkartmayayım dedim.Bulman rahat olsun.Uğraşmayın.
Yapman gereken tek şey; korkmaktır!
Geliyoruz!
Beka Sahra Tok
twitter.com/Bekasahra
bekasahra@hotmail.com
Her şey cuma günü başladı.Gecesinde Gezi'de yatan dostlarımıza müdahale edilmişti ve halk ayaklanmıştı.Orada yerimi almam gerekiyordu.Öyle de yaptım.Meydana gittim.Başta her şey güzeldi.İnsanlar meydanda oturuyordu.Slogan ya da herhangi bir parti bayrağı yoktu.Ortada oturuyorduk, insanlar muhabbet ediyorlardı.Karşımızda da hatrı sayılır derecede kalabalık bir polis grubu oturuyordu.Derken 3 dakika -abartmıyorum- 3 dakikadan kısa bir sürede o polis ordusu ayağıya kalktı, gaz maskelerini taktı, panzerler tüm çevremizi sardı, aynı anda tazyikli su ve biber gazı atmaya başladılar.Ama bunların tamamı 3 dakika içerisinde, insanlar ortada otururken gerçekleşti.Tam o sırada bir sokak çocuğu gördüm.Çok değil 7-8 yaşlarında.Çalılıkların arasından eski püskü 2-3 tişörtünü çıkardı, yırta yırta bir grup kıza al abla al atacaklar hemen al masken yok diye koştu.Ne olduğumu bile anlayamadan her yer bembeyaz oldu.Maskem yok, gözlüğüm yok.Üstüne üstlük bir de kalp rahatsızlığım var.Arkamı döndüm ve kaçmaya başladım.O sırada ayağımın yanına 3 tane fişek düştü.Serin kanlı davranabildim de hepsine bastım tekmeyi.Ama sonrası kötü oldu, rahatsızlığımdan dolayı koşarken nefesimi tutamadığım için çoktan tüm gazı solumuştum.İşte o sırada dev bir umutsuzluğa kapıldım çünkü ciğerlerime 1 gram hava giremiyordu.Gözlerimi açamıyordum açsam da zaten bembeyazdı.Sol tarafta açılan bir şey görünce kendimi can havliyle oraya attım.Meğerse yukarda oturan bir teyze yardım amacıyla kapıyı açmış, sağolsun, insanlık henüz ölmemiş.Benden önce giren kişinin peşinden attım kendimi fakat, nefes almak mümkün değil.İkimiz de yerdeyiz, hareket edemiyoruz.Telefonla apartman ismini civarda oturan lise arkadaşıma attım.Hemen geldi sağolsun.İlaçlarıyla birlikte.İlk gün öyle boş gitmişim ki, ne ilacım var ne önlemim.Biz kendimizi toparladıktan sonra dışardakilere yardım ettik.Ortalık biraz yatışınca da oradan çıktık.
Akşama kadar sorunsuz devam etti.Her şey güzeldi aslında.Polis olmayınca güzel.Ta ki diğer müdahaleye kadar.Muhtemelen en korkuncuydu.Düşünmesi bile tüylerimi diken diken ediyor.Polis diğer saldırısına başladığında bu sefer kısa süreyle bırakmadı.Arkamızdan kovalamaya, arkamızdan gaz atmaya devam etti.Ara sokaklara kaçalım dedik.Hata etmişiz.Bir sokağa daldık, zaten gece karanlığı çökmüştü, kalabalık, sokak lambaları yanmıyor.Arkamızdan polis gaz atıp duruyor, kafamızı kollamaya çalışıyoruz, arkadaşlarımızdan kopmamaya çalışıyoruz.Böyle sokağın sonuna doğru ilerlerken sokağın sonundan da polis çıktı.Biber gazlarını atmaya başladılar.İşte o sırada öleceğime inandım.İlk defa bu kadar yakın hissettim kendimi.Polisin garezini sabah görmüştüm, burada bize acımayacaklarını biliyordum.Kafamda bir anda manşetler oluştu. 'Marjinal grup sokak arasında polise saldırmaya çalıştı, çatışma sonucu çok sayıda ölü var.' Sonum 'marjinal grup' olacaktı.Sağ tarafıma baktığımda askeri hastaneyi gördüm, karanlık olduğu için başta fark edemedik, can havliyle oraya koştum.Koşucaktım, eğer bana doğru bir namlu çevrilmeseydi.Nöbetçi asker namlusunu doğrulttu, silahını doldurdu ve ben ne olduğumu anlayamadan namlunun ucunda kalmıştım.Bunu askere mal etmek doğru olmaz, 1 kişinin hareketiydi ve çok fazla sayıda yönelen insan vardı.Ama emin olun, canınızı kurtarmaya çalışırken bunla karşılaşınca tepkiniz hoş olmuyor.O sırada askeriyenin sol tarafında dar bir ara sokak keşfettik.Ordan aşağıya deparlarla inip canımızı zor kurtardık.Beşiktaş'a vardık, orda aşırı bir kalabalık vardı, fakat bu sefer neşeliydiler, eğleniyorlardı.Karşıdan ve şehir dışından gelen gruplarla da birleşince Beşiktaş çarşıdan stada kadar yolun tamamını kapatıcak kalabalıkta bir 'çapulcu grubu' oluştu.Her şey güzeldi yürüyüşümüzü yapıyorduk, eğleniyorduk.Gümüşsuyu'na yaklaştığımızda ise yine müdahale başladı.En önlerdeydik ve arkamızda hala neredeyse çarşı'ya kadar uzanan bir kalabalık vardı, herhangi bir hareket izdihama yol açacaktı.Ama artık profesyonelleşmiştik.Gitmeden önce herhangi bir orantısız müdahale durumunda kullanabileceğimiz yolları belirliyorduk.Bu sefer maçka'ydı.Hızla koşmaya başladık.Bu arada 10 kişilik bir gruptuk ve 3 gün boyunca birlikteydik.Ben o gün antremanımı bolca yaptığım için bir Bolt kesildim, 100 metre engelli koştum.Ama gerçekten.Yol kenarlarındaki bariyerlerin üstünden atlaya atlaya gittim, hep merak ederdim nasıl bir bacağı kaldırıp diğerini de yanına alıp geçebiliyorlar diye, insan mecbur kalınca yapabiliyormuş.Beşiktaşa geri döndük, sabaha kadar sloganlarımıza devam ettik.Sabah 6da okula girip 2 saat uyuduk, uyandıktan sonra eve gidip duş alıp meydanda buluştuk.
En sakin gün meydan günüydü.Daha doğrusu, taksim için en sakin gün o gündü.Taksim'de şenlik havası vardı.Türküler halaylar roman havası horon, her şey ama her şey vardı.Polis yoktu.Tam bir bayramdı.Taksim'e çıkan tüm yollara 6şar 7şer barikat yapılmıştı.Ve her biri 'önde yol genişliğinde yanan bir ateş arkasında polis barikatı arkasında inşaat barikatı arkasında belediye otobüsü arkasında çöp konteynrları düzeninde olduğu için geçilmesi imkansızdı.Ufak tatsızlıklar olmadı değil, meydanda tanker yanında ateş yakılması sonucu bir su tankeri patladı fakat bunu yakanlar zaten belliydi, durum hemen kontrol altına alındı.Bu sırada polis tüm hıncını Beşiktaş'tan çıkarıyordu.Sürekli yardım isteniyordu ama edemedik.Olmadı.Oraya gitmek için 3 farklı yol denedik hepsinde ağır müdahalelerle karşılaştık.Ne yapacağımızı bilemedik.Burnunuzun dibinde kavga dostlarınız hunharca, ölesiye dövülüyor, saldırıya uğruyor ve bir şey yapamıyorsunuz.Okulumuza saldırmışlardı.Okul kapısının önünde duran 40-50 kişilik polis grubunun fotoğrafları geliyordu.Her yer biber gazıydı, okulun önüne biber gazı atılmış ve dışarıya çıkın çıkmazsanız gaz atacağız anonsu yapılıyordu.Teröriste böyle gitmediler!Üniversite orası üniversite!Terörist adresi versek öyle gitmezler.O sırada okulda olamamak, hayatımda hiç bir şey o kadar koymayacak bir daha sanırım.
Yine sabaha karşı eve girdik ve bu sefer herkesin pili bitmişti.12 kişi eve sığıştık, bir koltukta 4 insan yattı.4 saat uyuduk ve uyandığımızda hepimiz büyük bir üzüntü yaşadık.Hepimiz ya dışarda bir şey olduysa ve yardım edemediysek, insanların yardıma ihtiyacı vardı ve biz uyuyoduysak'ın derdindeydik.Neyse ki meydanda olay yoktu ve beşiktaş'ta durum kontrol altına alınmıştı.Çöp poşeti ve eldivenlerimizi alıp meydana gittik ve meydanı temizledik.Vallahi tertemiz oldu!Kendi evinde de su bardağı kaldırmayan insanım oysaki.Daha sonrasında gezi'ye gidip oturduk, daha eğlenceli olamazdı sanırım.Bir önceki günün yorgunluğunu aldı götürdü.Mükemmel bir ortam vardı.Etraf tamamen temizlenmişti, insanlar çimlere yayılmışlardı.Akşam olayların yine Beşiktaş'ta olacağını tahmin ettiğimizden birkaç saat sonra Beşiktaş'a gittik.Önceleri sakindi.Hatta çok güzeldi.Arabalar sürekli korna çalıyor, insanlar yolu kapayıp dans ediyorlardı.Provokatörler kaldırımları sökmüşlerdi.Yaklaşık 10 metre uzunluğunda kaldırım mahvolmuştu.Bunu böyle bırakmayız dedik, hepimiz giriştik.Fotoğrafları var çıkmış internete, sağolsunlar baya yaymışlar.Belediye işçiliği de yapmadık demeyiz artık.Hepsini tek tek yeniden dizdik.Yaşlılar geldi, gurur duyduklarını söylediler.İşte o an, ne yediğimiz biber gazı kaldı ne de başka bir şey.'Umudu kesiyorduk, ayaklandınız, helal olsun' cümlesi var ya, her şeye değiyor.Yaşlılar da katıldı bize.Siz bırakın, artık sıra bizde dedik.Çarşıdan çıktığımızda deniz müzesinin önünde olaylar başladı.Okula koşup ilaçlarımızı aldık hemen geri döndük.Ortam iyice kızıştı.Bu arada okulumla ilk defa 2 gündür gurur duyuyordum, o gün sonuncu gün oldu.İçeriye almamaya karar verdiler.Olaylar ciddileşirse kimi alıp kimi almayacaklarına o sırada karar vereceklermiş.Bak sen!İsmini öğrenemediğim bir 'yetkili' kimin lafıyla hareket ediyorsunuz, aranızda provokatörler var, bak taksim'de öcalan resmi açmışlar fotoğrafını gördüm dedi.Gerizekalının derdine bak.Bu arada işin komik tarafı, okulun sahil tarafında BAUPORT adında bir yerimiz var, orda da düğün vardı.Anlıyorum, aylar öncesinden yapmışsınız hazırlıkları, heyecanlısınız.Ama gelinle damadın ilk danslarını gaz eşliğinde yapması riskini göze kalmak, büyük başarı.Çarşıya dönersek, olaylar iyice kızıştı.Ama öyle bir gaz ki, allah kahretsin insan bırak halkına, düşmanına kullanamaz.Maskem tüm gazı içine aldı, öylece kalakaldım.Söylemişlerdi ama inanmamıştım.Ondan önceki 2 gün de gaz yedim hatta maskesiz bile yediğim oldu ama, böyle değildi.Bu çok farklıydı.Bir anda sanki öyle asılı kaldım, sanki yokum.Öylece duruyormuşum ordan.Arkadaşlarımdan birinin beni sertçe sallamasından sonra kendime geldim ve koşabildiğimde koşmaya başladım.Okula doğru depar attım ama fark ettim ki nefes almıyorum.Ne kadar zamandır almadığımı bilmiyorum, alamıyorum!Okulun kapısına koştum, fakat okul içeriye almıyor.Tam o sırada Theron Patterson'ı gördüm.Amerikalı yönetmen, aynı zamanda benim hocam.Kalan son nefesimle beni içeriye al diye bağırdım.Hemen aldı, onun da gözleri kıpkırmızı olmuş.İçeriye girdim, elimdeki talcidli suyu yüzüme boşalttım.Biraz oturdum, kendimi toparladım.O sırada polis okula kadar ilerlemişti.Herkes bauporta akın etti, insanları o tarafa yönlendirdiler.Okulun içerisinde kalanlar arasında kaos oluştu.Derken kapının önüne biber gazı atıldı, kapılar kapatıldı, herkes bahçe tarafına, sahile koştu.Ve sahile de biber gazı atıldı.Okulun içinde sıkışıp kaldık ve attıkları biber gazları okulun camdan kapılarını kırmıştı.Ana kapının orda bir elimde telefonum olay anını kaydederken diğer elimde içeriye yardıma ihtiyacı olan biri gelirse diye elimde talcidli suyla bekliyordum. O sırada çevik kuvvet en az 30 kişilik grubuyla merdivenlerin başında belirdi.Önlerinde bir arkadaşımız bauporta kaçmak için koşuyordu.Bilmeyen vardır, okulun karşısından anayola merdiven çıkıyor,bu merdivenin sol ve sağ tarafındada bina var ve binaların üst katında bir kafemiz var. Arkadaşımız burdan aşağıya doğru koşuyordu.Tam o anda kafenin yan tarafında duran saksı bir anda aşağıya uçtu -ALLAHIN BİR HİKMETİ- ve arkadaşın kafasına düştü.Arkadaşımız ilk yardıma koşmaya devam etti, son durumunu bilmiyoruz.Tesadüf ki saksının olduğu yerde de polis vardı, herhalde saksının düştüğünü görünce koşup tutmaya çalıştı.Polis arkasından bauporta doğru koştu.Bu kısmı kendi gözlerimle görmediğimden ne kadar doğru bilmiyorum ama, duyduğumuz seslerden doğru olduğunu söyleyebilirim, ayrıca BUSAR ekibinde çalışan ve ilkokuldan beri arkadaşım olan kişinin ağzından anlatacağım.Polis ilkyardımın oraya gidip, kafaları nişan alıp gazları ateşleyip, dışarıya çıkmalarını engellemiş.Yaralıların olduğu yere!Vallahi ben en son gördüğümde damat kaçıyordu.Gelini göremedik, kusuruma bakmayın, 3 gün cehennemde yaşayınca insanın sinirleri bozuluyor, olmadık şeylere gülebiliyor.Kısa süre içerisinde okuldan çıktılar fakat merdivenlerin başına demir parmaklık koydular.Okulun çevresinden çekildiler.Biz içeride zarar görmüş insanlara yardım etmeye başladık.Yarım saat böyle geçti, ortalık sakinleşmeye başlamıştı, en azından öyle sanıyorduk.Görünürde polis yoktu.Derken kapının, tam okula giriş kapısının önünde 5-6 biber gazı birden patladı.O sırada üst katta arkadaşlarımı kontrol ediyordum, koşarak aşağıyı görebileceğim bir yere geçtim, telefonla fotoğraf çektim.O fotoğrafı bbc international kullanma hakkı istedi, istediğiniz her yerde kullanın dedim.Arkadaşlarım sağolsun twitterda da baya yayıldı fotoğraf, 2bine yakın retweet aldı.2 güvenlik görevlisi, maskesiz, gözlüksüz, yüzlerini gömleklerinin içine sokmaya çalışırken bir yandan kapıyı kapalı tutmaya çalışıyorlar.O kadar beklenmedik bir anda oldu ki, hiç bir şey yapamadık.Fotoğrafı çeker çekmez aşağıya indim.Huyum kurusun, kaos anında beynim uçuveriyor.Koşarak güvenlik görevlilerinin yanına gittim şişeyi suratlarına döktüm.Hatta onları komple yıkadım.Herkes şok içinde olduğu için kimse yerinden hareket edemiyordu.Güvenlik görevlileri bitik durumdaydı, çıkardım maskemi gözlüğümü verdim.Zaten bana artık bağışıklık yapmış, 1 gram dokunmadı.Sol tarafıma baktığımda bir arkadaşımın yerde yarı baygın yattığını gördüm.Onunda maskesi ya da gözlüğü yoktu ve fazlasıyla etkilenmişti gazdan.Gözleri kan çanağıydı.Bir kolunu omzuma atıp yüklendim yarı sürükleyip yarı taşıyarak okulun iç kısmına taşıdım, okuldakilere yardım için seslendim, hemen gelip içeriye taşıdılar.O andan sonra artık orda daha fazla duramayacağımızı anladık.Okula bir teknenin yanaşacağı ve bizi güvenli bir yere götüreceği bilgisini aldık.Toparlanmaya başladık, fakat sırt çantamı kaybetmiştim.İçinde kimliğim vardı.Para falan yoktu fakat polis tarafından alınırsam kimliğe her şeyden çok ihtiyacım olacağını biliyordum.İçinde benim için anlamı büyük olan, 3 gündür yanımdan ayırmadığım bir hırka vardı.Tekneye bindik, fakat 3 günün stres ve yorgunluğuna artık dayanamayıp pes edip ağlamaya başladım.Kendim için değil, kolay değildi, önümde panzerler insanları ezmişti, polis öldürmek için saldırmıştı.Ama bunlar hiç birimizi geri çekmedi, hepimiz daha da alevlendik.Oraya kollarımıza ismimi kan grubumuzu yazıp, ölmeye hazır gittik.Göze aldığımız şeylerin yanında bunlar hiç bir şeydi.Herkes kendinden geçmiş, yanındaki için endişe ediyordu.
Tekneden güvenli bir yerde indikten sonra eve gittim.Annem beni 3 gündür okulda proje yapıyor biliyordu.Kendisinin bilgisayarla internetle alakası yoktur, televizyonda malumunuz, hiç bir şeyden haberi yoktu.Ona olanların çok ufak bir kısmını anlattım.O bile onu bayıltmaya yetti.E anne yüreği, dayanmıyor.Bana kızdı, bağırdı ama çaktırmayın, telefon konuşmasına kulak misafirliği yaptım, benle gurur duyuyormuş.Babasına çekmiş, cabbar dedi.Bunlar benim için büyük şeyler.Annem de laf aramızda yüz vermeyi pek sevmez, böyle bir şeyi duymak da e tabii ki beni daha da gaza getirdi.
Bugünse katılamadım.Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.Akşam maalesef yurtdışına çıkmam gerekiyor.Fakat ordan da yapabildiğim her şeyi yapacağım.Sokak röportajları yapıp, destek fotoğrafları çekeceğim.Ne kadarını bildiklerini sorgulayacağım, videoya kaydedip hepsini yayınlayacağım.Yapabileceğim benim şuan aklıma gelmeyen elbette ki bir çok şey vardır, onlar için bana ulaşmanızı çok isterim.Yapabileceğim belki de çok küçük bir şey ama 1 kişi 1 kişidir.Hiç bir şey yapmamaktan iyidir sanırım.O 1 kişilerin toplanınca nasıl olduğunu bu 3 günde anladım.Cuma günü döneceğim, cumartesi günü olaylar hala bitmemiş, amacımıza ulaşamamız olursak -aksini düşünmüyorum elbette başaracağız- cumartesi yine meydanda yerimi alacağım.
He eğer sorarsan kardeş sen kimsin? diye.Ben 1. sınıf emniyet müdürü kızıyım.Evet polise söven de benim.Polisle halkı küstürmeye çalışanlar utansın.Ama suç ne yazık ki sadece onlarda değil.Polis, öfkesi bitmek tükenmek bilmez şekilde saldırıyor.Gözleri dönmüş, hırslarını alamıyorlar.Emir kulu oldukları yalan!Her zaman düşünceleri doğrultusunda hareket etmiş, bu yüzden de zamanında çok fazla olay yaşayıp hükümetle karşı karşıya gelmiş bir emniyet müdürü kızı olduğu içinse sadece ve sadece gururluyum!3 gündür eve girmedim, taksim beşiktaş arasını belki 50 kez yürüdüm, uyumadım, aç kaldım.'Aferin kızım' diyip gülümseyen bir babaya sahibim.Dediğim gibi, cumartesi gününe kadar kazanacağız, ha eğer biraz uzarsa, o zaman da dediğim gibi cumartesi günü 'Emniyet müdürü kızıyım, böyle kıyak kafa görmedim!' pankartımla meydanda olacağım.
Yazının sonuna ismimi falan yazacağım.Bizi, yazdıklarımızı takip ettiğin bir sır değil.Sana zorluk çıkartmayayım dedim.Bulman rahat olsun.Uğraşmayın.
Yapman gereken tek şey; korkmaktır!
Geliyoruz!
Beka Sahra Tok
twitter.com/Bekasahra
bekasahra@hotmail.com
9 Nisan 2012 Pazartesi
Uzun süre her şey tepetaklak gittikten sonra bazı şeylerin yavaş yavaş düzeldiği hissi kadar insana huzur veren başka bir şey yok galiba.Gerçi düzeliyor mu düzelmiyor mu ona da karar veremedim her şeyin bir anda kötüye gideceği hissi nedense hala kendini hissettiriyor.
Uzun zamandır görüşmediğim bir dostumla konuştum mesela.Baya uzun zamandır...En yakınlarınızdan biri olup,birlikte büyüyüp,senelerdir tanıdığınız kimseyle paylaşmadığını şeyleri paylaştığınız ama bir anda hayatınızdan çıkarmak zorunda kaldığınız bi insanla 1.5 sene sonra konuşup onun aynı insan olduğunu görmenin hissi bambaşkaymış.Belki zamanında hatalar oldu kimse birbirine sorununu anlatmadı, ama şuan , iyi ki böyle olmuş diyorum.Üstünden zaman geçtikten sonra olaylar hakkında daha düzgün düşünüp farklı açılardan bakabiliyor insan.Yeni bir dost kazanmaktan daha güzel bir şey varsa, o da eski dostunu yeniden kazanmaktır sanırım.
Ama tabii her şey bu kadar güzel gitmiyor.Bir yerden toparlarken bir yerden yine bozuluyor.Yanında iyi hissettiğiniz,başka bir şey düşünmediğiniz,sadece mutluluğu tattığınız birini bulmak dünyadaki en zor şeylerden biri.O kişiyi bulduğunuzda uzak durmanız gereken bir kişiyse o da yeryüzündeki cehennem.Onlayken hayatımın en güzel günlerini yaşadım, onun yanındayken bu düşünceler aklımın ucundan bile geçmiyor ama gidince hepsi bir bir yapışıyorlar yine.Ben napıyorum diye soruyorum kendi kendime.Sonra onunla konuşuyorum, her şey uzaklaşıyor yine.Yanında eğlenip rahat olabildiğim,huzurda hissedebildiğim insanın değerini bilecek kadar uzun süre yalnız kaldım.Şimdiyse kimseyi üzmemeye çalışıyorum ama bu seferde ben mutsuz çıkıyorum.Ne bokum işse artık bu.İşin içindeyse öyle insanlar var ki başka bir konu olsa beni öldürün derim ama lanet olasıca bu işte bunu diyemiyorum, olmuyor.Kendimi, derdimi nasıl anlatıcam diye içim içimi yiyor.Kimseyi kaybetmeyi göze alamıyorum, hepsi de içimde patlıyor.Gelsin sonra durmayan burun kanamaları, baş dönmeleri.
Ne yaparsam yapıyım olmuyor işte bir yerden düzeliyor bir yerden bozuluyor, geçinip gidiyorum.Emin olduğum tek şey şu ki huzur çok önemliymiş.
Uzun zamandır görüşmediğim bir dostumla konuştum mesela.Baya uzun zamandır...En yakınlarınızdan biri olup,birlikte büyüyüp,senelerdir tanıdığınız kimseyle paylaşmadığını şeyleri paylaştığınız ama bir anda hayatınızdan çıkarmak zorunda kaldığınız bi insanla 1.5 sene sonra konuşup onun aynı insan olduğunu görmenin hissi bambaşkaymış.Belki zamanında hatalar oldu kimse birbirine sorununu anlatmadı, ama şuan , iyi ki böyle olmuş diyorum.Üstünden zaman geçtikten sonra olaylar hakkında daha düzgün düşünüp farklı açılardan bakabiliyor insan.Yeni bir dost kazanmaktan daha güzel bir şey varsa, o da eski dostunu yeniden kazanmaktır sanırım.
Ama tabii her şey bu kadar güzel gitmiyor.Bir yerden toparlarken bir yerden yine bozuluyor.Yanında iyi hissettiğiniz,başka bir şey düşünmediğiniz,sadece mutluluğu tattığınız birini bulmak dünyadaki en zor şeylerden biri.O kişiyi bulduğunuzda uzak durmanız gereken bir kişiyse o da yeryüzündeki cehennem.Onlayken hayatımın en güzel günlerini yaşadım, onun yanındayken bu düşünceler aklımın ucundan bile geçmiyor ama gidince hepsi bir bir yapışıyorlar yine.Ben napıyorum diye soruyorum kendi kendime.Sonra onunla konuşuyorum, her şey uzaklaşıyor yine.Yanında eğlenip rahat olabildiğim,huzurda hissedebildiğim insanın değerini bilecek kadar uzun süre yalnız kaldım.Şimdiyse kimseyi üzmemeye çalışıyorum ama bu seferde ben mutsuz çıkıyorum.Ne bokum işse artık bu.İşin içindeyse öyle insanlar var ki başka bir konu olsa beni öldürün derim ama lanet olasıca bu işte bunu diyemiyorum, olmuyor.Kendimi, derdimi nasıl anlatıcam diye içim içimi yiyor.Kimseyi kaybetmeyi göze alamıyorum, hepsi de içimde patlıyor.Gelsin sonra durmayan burun kanamaları, baş dönmeleri.
Ne yaparsam yapıyım olmuyor işte bir yerden düzeliyor bir yerden bozuluyor, geçinip gidiyorum.Emin olduğum tek şey şu ki huzur çok önemliymiş.
Ankara'ya yollasanıza beni hacılar ya.Hadi be.Valla oraya bi geri gidesim var.Angara'yı sevmeyenin canı çıksın.1 ay falan oldu heralde döneli her gün hatırlayıp içim sızlıyor resmen, çok acıklı.
Öznur'la birlikte artık depresyon bir yere kadar kaldır kıçı diyerek Bengi'nin yanına kaçtık.Oğlum Bilkent ne güzel yermiş,hayat ordaymış.Tabii yakın arkadaşın yoksa yanında acırım haline de, sevdiklerin yanındaysa hayatının en güzel dönemini yaşayabilirsin.3 moron gerçekten en eğlenceli günler listesinde zirveyi zorlayacak tatili orda yaptık.
Gidiş biraz sıkıntıydı akşam okuldan çık o çantalarla ataşehire git otobüse bin falan.Bir de malum minyon bir insan evladı olmadığımdan allahım o yol bitmedi.Bacaklarımı nereye sokucağımı şaşırdım yok olmadı sığamadım,sağa döndüm olmadı sola döndüm olmadı lanet edip oturdum öylece tüm yolculuk boyu.Sabaha karşı yurda vardım.Öznur'un öğleden sonra dersi olmadığı için sabahtan çıkmıştı yola.Neyse kaçak olarak girdim bengi'lerin odasına.Oda arkadaşı Çağla sağolsun sıkışırız hep birlikte yatarız dedi.Küçücük odaya sığdık öyle.Ertesi gün Ankara'yı gezelim diye çıktık angara sokaklarına.Abi hiç mi bir şey olmaz.''ANKARA'NIN BAĞDAT CADDESİİİ:)))))))'' dedikleri yere gittik bir tane starbucks bir tane günaydın bir de DKNY var bu.Ama bize her yol eğlence diyerek kankalarla eğlenmek paha biçilemez modunda keyfimize baktık.Akşamında da çıktık yemeğimizi yedik ordan da eğlenmeye geçtik.O sırada gaaaliba biraz fazla içmiş olucaz ki hepimizin ağzı yüzü kaymış.Bengi'yle bir videomuz var allahım gün yüzüne çıkmamalı o video.Biri görse reziliz.Bengi'ye bir sebepten dolayı tokatla beni diyorum o da yüzüklerini tek tek çıkarıyo hazırlık yapıyo ve yapıştırıyo bir tane.Ordaki surat ifadem....Yok böyle bir ifade.Ben gerizekalı olarak çok karıştırdım o bir hataydı hatırlamadığım kısımlar mevcut maalesef,artık kader diyoruz.Ama kendime nerde geldiğimi hatırlıyorum.Yere çakılışımla hafızam geri geldi.Yurt görevlisi gerizekalı kadın benim yurtta olmadığımı fark edince beni çıkardı.Misafirhaneye gidicem ama kafam 1 milyon hiç bir şey algılayamıyorum.Öznur önden kaçtı gitti de işte ben yakalandım.Neyse bengi'yle çıktık o beni bırakıcak misafirhaneye ama o kafayla yerleri buz tutan bilkent çok iyi geçinemiyormuş.Giderken dizimin üstüne bir çakıldım.Ama böyle bir çakılış yok.Dizimi kırdım diye bas bas bağırdım gecenin bir vakti.Ama sonra o diz öyle bir hal aldı ki sanırsın çekiçle vurdular.Gökkuşağının tüm renklerini bulabilirdiniz kafam kadar çürüdü.2 saatte yerde debelendim kalkamadım.Sonrasını yine hatırlamıyorum yarı baygın şekilde uyumuşum.
Bengi'yle guitar hero oynamaya gidelim dedik Bilkent'in girişindeki Ankuva diye bir alışveriş merkezine gittik.Tam bir öğrenci mekanı zaten her yerde Bilkent'liler.Playstationların arasına bir camekan yer yapmışlar orda da guitar hero var.2 kız girdik,tabii ki de kendimizden geçmişiz,içimizden yaratıklar çıkmış.AND IT FEELS RIGHT THIS TIIMEEEEEE diye anırıyoruz.Şarkıyı bitirince HELL YEAAAAAH diye yumrukları sıkıp arkaya bir döndük ki refleks olarak...Hayvanat bahçesinde az görülen hayvanlara dönmüşüz haberimiz yokmuş.Dizilmişler 428562 diş sırıtarak bizi izleyen bir grup.Öyle kaldık yumruklar havada ağızlar 1 karış açık öyle bi bakıştık bir süre.Sonra önümüze dönüş hızını bence hesaplayabilirsiniz.Orda adeta az bulunan bir maymun türü olmuşuz gelen geçen bizi inceliyor aaa şunlara bak diye.Hiç hoş değildi,hiç...
Şimdi bekliyoruz tabii illaki başka bi rezillik yaşanıcak yani bir bst klasiği olmazsa olmaz.Yaşadık efendim tabii ki yaşadık.Bengi'yle ingilizce dersine gittim oturdum.Hoca gelmeden önce babam aradı açtım konuşucam.Ama allah bana öyle bir yanak vermiş ki maşallah hiç bir yere sığdıramadığım gibi telefonda da asla düzgün konuşamıyorum.İlla ya ekrandaki sessize al tuşuna basıcaklar ya da hoparlöre.Ama ben o sırada toplu bir mekanda bulunduğumdan tabii ki de ikincisi yani lütfen başka türlüsü düşünülemez.Güya coolum ben orda gelmişim oturmuşum bi havalar falan.Nereye nereye sen bst'sin havan kime yani değil mi?Hoparlör açıldı.Benim de babam telefonda dünyanın en yüksek sesle konuşan adamı.Bir öteki odadan duy sanırsın ki savaş var,öyle bir bağırma.NAPIYOSUNUZ BÖCÜKLER diye bir gürleme.Bekle coolsun ondan sonra beka bekle coolsun.ee baba şey dur bi dakika sus. 'NE NE DİYOSUN NOLDU' baba dur gözünü seviyim sus dur diyene kadar elim ayağıma dolandı bi türlü de kapatamadım hoparlörü orda yer yarılaydı da içine gireydim.
Öyle ya da böyle şuana kadar yaptığım tatillerde ilk 3ün hepsi bengi'yle.O kadar güzel geçen 3-4 günün ardından sıkıcı İstanbul'a dönmekte nasıl koydu, nasıl koydu...Artık devamı bu yaz umuyoruz.
Öznur'la birlikte artık depresyon bir yere kadar kaldır kıçı diyerek Bengi'nin yanına kaçtık.Oğlum Bilkent ne güzel yermiş,hayat ordaymış.Tabii yakın arkadaşın yoksa yanında acırım haline de, sevdiklerin yanındaysa hayatının en güzel dönemini yaşayabilirsin.3 moron gerçekten en eğlenceli günler listesinde zirveyi zorlayacak tatili orda yaptık.
Gidiş biraz sıkıntıydı akşam okuldan çık o çantalarla ataşehire git otobüse bin falan.Bir de malum minyon bir insan evladı olmadığımdan allahım o yol bitmedi.Bacaklarımı nereye sokucağımı şaşırdım yok olmadı sığamadım,sağa döndüm olmadı sola döndüm olmadı lanet edip oturdum öylece tüm yolculuk boyu.Sabaha karşı yurda vardım.Öznur'un öğleden sonra dersi olmadığı için sabahtan çıkmıştı yola.Neyse kaçak olarak girdim bengi'lerin odasına.Oda arkadaşı Çağla sağolsun sıkışırız hep birlikte yatarız dedi.Küçücük odaya sığdık öyle.Ertesi gün Ankara'yı gezelim diye çıktık angara sokaklarına.Abi hiç mi bir şey olmaz.''ANKARA'NIN BAĞDAT CADDESİİİ:)))))))'' dedikleri yere gittik bir tane starbucks bir tane günaydın bir de DKNY var bu.Ama bize her yol eğlence diyerek kankalarla eğlenmek paha biçilemez modunda keyfimize baktık.Akşamında da çıktık yemeğimizi yedik ordan da eğlenmeye geçtik.O sırada gaaaliba biraz fazla içmiş olucaz ki hepimizin ağzı yüzü kaymış.Bengi'yle bir videomuz var allahım gün yüzüne çıkmamalı o video.Biri görse reziliz.Bengi'ye bir sebepten dolayı tokatla beni diyorum o da yüzüklerini tek tek çıkarıyo hazırlık yapıyo ve yapıştırıyo bir tane.Ordaki surat ifadem....Yok böyle bir ifade.Ben gerizekalı olarak çok karıştırdım o bir hataydı hatırlamadığım kısımlar mevcut maalesef,artık kader diyoruz.Ama kendime nerde geldiğimi hatırlıyorum.Yere çakılışımla hafızam geri geldi.Yurt görevlisi gerizekalı kadın benim yurtta olmadığımı fark edince beni çıkardı.Misafirhaneye gidicem ama kafam 1 milyon hiç bir şey algılayamıyorum.Öznur önden kaçtı gitti de işte ben yakalandım.Neyse bengi'yle çıktık o beni bırakıcak misafirhaneye ama o kafayla yerleri buz tutan bilkent çok iyi geçinemiyormuş.Giderken dizimin üstüne bir çakıldım.Ama böyle bir çakılış yok.Dizimi kırdım diye bas bas bağırdım gecenin bir vakti.Ama sonra o diz öyle bir hal aldı ki sanırsın çekiçle vurdular.Gökkuşağının tüm renklerini bulabilirdiniz kafam kadar çürüdü.2 saatte yerde debelendim kalkamadım.Sonrasını yine hatırlamıyorum yarı baygın şekilde uyumuşum.
Bengi'yle guitar hero oynamaya gidelim dedik Bilkent'in girişindeki Ankuva diye bir alışveriş merkezine gittik.Tam bir öğrenci mekanı zaten her yerde Bilkent'liler.Playstationların arasına bir camekan yer yapmışlar orda da guitar hero var.2 kız girdik,tabii ki de kendimizden geçmişiz,içimizden yaratıklar çıkmış.AND IT FEELS RIGHT THIS TIIMEEEEEE diye anırıyoruz.Şarkıyı bitirince HELL YEAAAAAH diye yumrukları sıkıp arkaya bir döndük ki refleks olarak...Hayvanat bahçesinde az görülen hayvanlara dönmüşüz haberimiz yokmuş.Dizilmişler 428562 diş sırıtarak bizi izleyen bir grup.Öyle kaldık yumruklar havada ağızlar 1 karış açık öyle bi bakıştık bir süre.Sonra önümüze dönüş hızını bence hesaplayabilirsiniz.Orda adeta az bulunan bir maymun türü olmuşuz gelen geçen bizi inceliyor aaa şunlara bak diye.Hiç hoş değildi,hiç...
Şimdi bekliyoruz tabii illaki başka bi rezillik yaşanıcak yani bir bst klasiği olmazsa olmaz.Yaşadık efendim tabii ki yaşadık.Bengi'yle ingilizce dersine gittim oturdum.Hoca gelmeden önce babam aradı açtım konuşucam.Ama allah bana öyle bir yanak vermiş ki maşallah hiç bir yere sığdıramadığım gibi telefonda da asla düzgün konuşamıyorum.İlla ya ekrandaki sessize al tuşuna basıcaklar ya da hoparlöre.Ama ben o sırada toplu bir mekanda bulunduğumdan tabii ki de ikincisi yani lütfen başka türlüsü düşünülemez.Güya coolum ben orda gelmişim oturmuşum bi havalar falan.Nereye nereye sen bst'sin havan kime yani değil mi?Hoparlör açıldı.Benim de babam telefonda dünyanın en yüksek sesle konuşan adamı.Bir öteki odadan duy sanırsın ki savaş var,öyle bir bağırma.NAPIYOSUNUZ BÖCÜKLER diye bir gürleme.Bekle coolsun ondan sonra beka bekle coolsun.ee baba şey dur bi dakika sus. 'NE NE DİYOSUN NOLDU' baba dur gözünü seviyim sus dur diyene kadar elim ayağıma dolandı bi türlü de kapatamadım hoparlörü orda yer yarılaydı da içine gireydim.
Öyle ya da böyle şuana kadar yaptığım tatillerde ilk 3ün hepsi bengi'yle.O kadar güzel geçen 3-4 günün ardından sıkıcı İstanbul'a dönmekte nasıl koydu, nasıl koydu...Artık devamı bu yaz umuyoruz.
31 Mart 2012 Cumartesi
Ben hata yapmak için getirildim sanırım bu dünyaya.Gerçi hata mı bilinmez, istersin , çok istersin...ama engel vardır ya yapınca vicdanın sızlar.ALLAH O DURUMUN BELASINI VERSİN.Dünyadaki en siktiriboktan durum.Ulan 2 dakika mutlu olucaz keyfini çıkarıcaz ama yooooook beyin giriyor devreye.Girmesin abi istemiyorum ben kalple hareket etmek isteyen bir insanım.
Gün geçmesin ki yine bir arada kalma olayı yaşamıyım niye hep ben niye artık isyanlardayım.Yine benim başıma patlayacak her şey, sonra yine uğraş dur.Bak kızım beka hata yapıyorsun diyorum, böyle olmaz diyorum, yok dinletemiyorum!Yani bi evet tamam toparlanıyım kendine gel diyorum sonraaaa o yalan oluyor her şey görene kadar yani.Ama it çok sevimlieeeeğğğ sesleri yankılanıyor içimde.Bilemiyorum ya en doğru karar ya da hayatımın hatasına imza atmak üzereyim.Sanırım bu iki durum arasında sadece incecik bir çizgi var, o son an gelene kadar hangisi olacağını bilemiyorsun.
Şimdi kesin ikincisi diyorum da , o anca görene kadar onu da biliyorum.
Gün geçmesin ki yine bir arada kalma olayı yaşamıyım niye hep ben niye artık isyanlardayım.Yine benim başıma patlayacak her şey, sonra yine uğraş dur.Bak kızım beka hata yapıyorsun diyorum, böyle olmaz diyorum, yok dinletemiyorum!Yani bi evet tamam toparlanıyım kendine gel diyorum sonraaaa o yalan oluyor her şey görene kadar yani.Ama it çok sevimlieeeeğğğ sesleri yankılanıyor içimde.Bilemiyorum ya en doğru karar ya da hayatımın hatasına imza atmak üzereyim.Sanırım bu iki durum arasında sadece incecik bir çizgi var, o son an gelene kadar hangisi olacağını bilemiyorsun.
Şimdi kesin ikincisi diyorum da , o anca görene kadar onu da biliyorum.
18 Mart 2012 Pazar
Son zamanlarda depresif,can sıkıcı,iğrenç bi insan olup çıkıvermiştim.1.5 aydır falan bu durumdayım , sürekli bir halsizlik bir mıymıylık...1 hafta evden dışarıya adım atmamayı bırak perde bile açmamıştım.Niyesi de yok yani malım o kadar.Okula gitmedim,gitsem insanlara negatif enerji yaydım.20 saat uyudum(hayır abartı yok) ya da hiç uyuyamadım.Orası biraz ilginçti bu kısımda hala ufak sorunlar yaşıyorum tam olarak düzeltebilmiş değilim.Başta annem yanımdaydı,yazın kadıncağız çok endişelendi bir gün telefonda yakaladım ''napıcam hiç bilmiyorum öylece oturuyor 24 saat ne uyuyor ne bilgisayar oynuyor ne dışarıya çıkıyor öylece oturuyor sadece napsam ne etsem kii..'' neyse o geri döndü kaldım tek başıma.Bir mala bağlamışım ki sorma gitsin.Uyumuyorum ki bu zamanla kendisini uyuyamamaya bıraktı.Yok ne yapsam ne etsem uyuyamıyorum akşamları.İlla sabah uyumam lazım onda uyumazsam gece uyuyamıyorum.Akşam uyurum akşam uyurum tut kendini diye diye 76 saat uykusuz kaldım.
Evet gerçekten nefret edilecek bir insan olmuştum.
Sonraaa buraya kadar! dedim.Topladım çantayııı ayarladık Öznur'la Bengi'nin yanına Ankara'ya gittik.Hayır yani anında mı düzelir bir insan,uyuyamıyorum diye aylardır söylenen ben,yatağa yatar yatmaz uyuyakaldım,huzuru buldum.Hayatımdaki tatilleri sıraladığımda ilk 3 tatilin hepsini de Bengi'yle yapmış olmam da ayrı bir olay zaten.Her neyse,o kötüledikleri Ankara ne mübarek yermiş!Yakınların senle olduktan sonra hiç fark etmiyormuş yani İstanbul'dayım da noldu adeta bir asosyaldim.Kerem'in sınav senesi sağolsun...Neyse o konuya hiç girmiyim küfrün bini bir para orda.Bizde bir keyif bir keyif.Bengi'nin oda arkadaşı zaten dünyanın en canayakın insanı olabilir,Çağla!Allahım o kızı yerim bu kadar mı uyumlu olur bir insan ya vallahi özledim.Biz öznur'la burda asosyal takılırken Bengi'de orda öyle takılıyordu tabii.Sonra biz bir araya girince ordakilerdeki şok,kafa karışıklığını izlemenin tadı da başka oldu.''Bengi nasıl bu kadar enerjiksin??Oha bengi dans mı ediyorsun??!'' gibi sorular sorular... Ah be çok özledim beni bi Angaraya ışınlasanıza bi şey denicem de...
Sonra tabii bu da bitti döndüm.Sistemler yine bir bir kapadı kendini bende.Yine uyuyamama halleri..Derken geçen gün Berkay'la konuştuk.Uzun zamandır konuşmamıştık uzuuuuun uzuuun konuştuk baya iyi geldi.Buluştuk falan özlemişim keratayı.O toparladı baya sağolsun bi silkelen bi kendine gel dedi.Bir toparlandım pir toparlandım!Bugün bende bir enerji,bir mutluluk.Evde temizlik yaptım mis gibi oldu vallahi!Spor yaptım saatlerce..Nasıl iyi hissettim kendimi anlatamam herkese tavsiye ediyorum.Derken dur dedim,hazır havalar düzeldi senin moral yerine geldi haydi patlat bir program.Girdim internete başladım programlara...Bu yaz güzel olucaaak! Niye bu zamana kadar aptal gibi oturmuşum diye kendime kızdım.Bir bölümü zaten planlanmıştı,diğer kısmı da güzelce programladım,aldı beni bir heyecan.Yavaş yavaş düzeni kuruyorum.Minik köpüşümde ailemize önümüzdeki hafta katılıyor,mecbur kaldırıcam bir yerlerimi her sabah her akşam yürüyüş koşu...hava da güzel daha da ne isterim.Atlattım bu dönemi de yani.
Aman allah düşman başına vermesin böyle saçma bir dönem.Ne huzur var ne bir şey arkadaş!
Evet gerçekten nefret edilecek bir insan olmuştum.
Sonraaa buraya kadar! dedim.Topladım çantayııı ayarladık Öznur'la Bengi'nin yanına Ankara'ya gittik.Hayır yani anında mı düzelir bir insan,uyuyamıyorum diye aylardır söylenen ben,yatağa yatar yatmaz uyuyakaldım,huzuru buldum.Hayatımdaki tatilleri sıraladığımda ilk 3 tatilin hepsini de Bengi'yle yapmış olmam da ayrı bir olay zaten.Her neyse,o kötüledikleri Ankara ne mübarek yermiş!Yakınların senle olduktan sonra hiç fark etmiyormuş yani İstanbul'dayım da noldu adeta bir asosyaldim.Kerem'in sınav senesi sağolsun...Neyse o konuya hiç girmiyim küfrün bini bir para orda.Bizde bir keyif bir keyif.Bengi'nin oda arkadaşı zaten dünyanın en canayakın insanı olabilir,Çağla!Allahım o kızı yerim bu kadar mı uyumlu olur bir insan ya vallahi özledim.Biz öznur'la burda asosyal takılırken Bengi'de orda öyle takılıyordu tabii.Sonra biz bir araya girince ordakilerdeki şok,kafa karışıklığını izlemenin tadı da başka oldu.''Bengi nasıl bu kadar enerjiksin??Oha bengi dans mı ediyorsun??!'' gibi sorular sorular... Ah be çok özledim beni bi Angaraya ışınlasanıza bi şey denicem de...
Sonra tabii bu da bitti döndüm.Sistemler yine bir bir kapadı kendini bende.Yine uyuyamama halleri..Derken geçen gün Berkay'la konuştuk.Uzun zamandır konuşmamıştık uzuuuuun uzuuun konuştuk baya iyi geldi.Buluştuk falan özlemişim keratayı.O toparladı baya sağolsun bi silkelen bi kendine gel dedi.Bir toparlandım pir toparlandım!Bugün bende bir enerji,bir mutluluk.Evde temizlik yaptım mis gibi oldu vallahi!Spor yaptım saatlerce..Nasıl iyi hissettim kendimi anlatamam herkese tavsiye ediyorum.Derken dur dedim,hazır havalar düzeldi senin moral yerine geldi haydi patlat bir program.Girdim internete başladım programlara...Bu yaz güzel olucaaak! Niye bu zamana kadar aptal gibi oturmuşum diye kendime kızdım.Bir bölümü zaten planlanmıştı,diğer kısmı da güzelce programladım,aldı beni bir heyecan.Yavaş yavaş düzeni kuruyorum.Minik köpüşümde ailemize önümüzdeki hafta katılıyor,mecbur kaldırıcam bir yerlerimi her sabah her akşam yürüyüş koşu...hava da güzel daha da ne isterim.Atlattım bu dönemi de yani.
Aman allah düşman başına vermesin böyle saçma bir dönem.Ne huzur var ne bir şey arkadaş!
21 Ocak 2012 Cumartesi
İyi ki Dogdun.
Bugun benim icin en anlamli gunlerden biri.Hayatim diye seslendigim kardesim kelimesini kullandigim 2 insandan birinin dogum gunu.Kerem'in.Nerden baslicagimi bilmiyorum ama sayfalarca yazmak istiyorum.Bunu hic zorlanmadan yapabilirim.Dostlarima adli yazimda ondan bahsetmistim zaten.Ama bugun senin degerini bir kez daha anladim.
İlkokul arkadaslarimin hic birinden kopmayacagimi sanirdim hep.Bize gore 'biz hep gorusucez ki'lerden ibaretti hayat.Ama tabii ki oyle olmadi.Dagildik.İlkokuluma ve ordaki dostlarima asik biri olarak bunu kabullenebilmem cok uzun zaman aldi.Egitiminizin en buyuk ve en inemli bolumunu gecirdiginiz insanlar sonucta,isteseniz de istemeseniz de hayatiniz da buyuk bir bolumleri oluyor.O zamanlar kardes gibi gordugum,can-ciger gibi oldugumuz,hic ayrilmaz ailece gorusen ufakliklardik.Hele 3-4 kisi vardi ki yerleri apayriydi.Hala vardir gorsem sarilip omzunu kirabilecegim insanlar.En azindan 1 kisi var yani,Selen.Ama onun disindakiler nedense uzaklastilar.Suclayamam,kendi secimidir her insanin.Ama biri kaldi iste.O hic gitmedi,hep yanimdaydi.Aramizdaki en uzak mesafe sadece bir telefon oldu.Lanet olasi sinav senesi yuzunden istedigim zaman aklima geldigi gibi arayamiyor 'hadi kalk cikalim' diyemiyor olmak bile dengemi bozdu.Gercekten dengemi bozdu.2 tane kardesim dedigim her seyden ote insandan biri Ankara'da digerininse sinav senesi,gel de kafayi yeme!Annem bile fark etti yavas yavas bunalima girdigimi.Ama biticek diyorum surekli kendime,az kaldi onlarin iyiligi icin diyorum.Ama bir nokta var ki dayanamiyorum.Kerem surekli ben de Ankara'ya gidicem diyor.Kafayi yicem onunda oraya gitmesini kaldiramam,dayanamam!Ama onu gitme diyemeyecek kadar da cok seviyorum.Bir de universiteye gecince beni unutur baskalariyla kanka olur mu acaba korkusu var.Biliyorum cok gereksiz,ilkokuldan beri bozulmamis bir sey tabii ki de bundan sonra kolay kolay boyle sebeplerden bozulmaz,ama napiyim psikopata bagliyorum.Bu biraz da bir sonraki anlatacagim seyden kaynaklaniyor.Oyle bir sey olursa artik zaten bengi'de ankara'da benim kafama bir huni takip kaldirirsiniz Bakirkoy'e.
Dogum gunu sebebiyle toplandigimiz yere ilkokuldan 2 kisi de geldi.Kapidan girdiler,masaya dogru yuruduler,insanlarla selamlastilar..Onlar konusurlarken ben sadece okuzun trene bakabilsigi gibi bos,bon bon mal gibi bakakaldim.Hic bir sey hissetmiyordum,bunu dusununce canim yandi.Boyle olmamasi gerekiyordu,yanlarindan ayrilmadigim hatta 2 sene sira arkadasi oldugum,sirt sirta uyudugum,okulun bahcesinde kosturdugum insani gorunce bir seyler hissetmem gerekmiyor muydu?Yoksa ben mi fazla onemsiyorum bu ilkokulu dostlugu hikayesini?4 sene sonra gorunce ilk tepki 'naber?' diyip yapmaciginda yapmacigi bir gulumseme ve opucukle yerlerimize oturmak oldu.Yanimda oturuyor ve ben sadece karsimdaki Bengi'yle konusuyorum.İkinci ve son diyalogsa kalkarken 'kendinize iyi bakin' tabii ki vazgecilmez siritislarla birlikte.
Ama 1 kisi de boyle olmadi.O 4 sene boyunca yanimda olmaya devam etti.Alakasiz bir anda aradi'Bebis napiyosun hadi hazirlan cikiyoruz' dedi,kendi kendime triplere girdigimde saatlerce beni dinledi,biri icin gercekten onemli oldugumu bana hissettirdi.Diger dostluklarin bitmesi,kopmasi,yasadiklarimin hepsi Kerem'in dostlugunun degerini cok daha iyi bilmemi sagladi.Belki de en onemlisi buydu..Ailem,Kerem ve Bengi varken baska kime ihtiyacim var ki zaten?İstedigim her seyi yapabilir,elde edebilir ve HER YERİ DAGİTABİLİRİM ONLAR VARKEN ULAANN,İZYEAAAAANNNN.
İyi ki varsin,iyi ki dogdun,nice mutlu yillara kardeslerin en bir tanesi,en yakisiklisi.Seni cok seviyorum.
İlkokul arkadaslarimin hic birinden kopmayacagimi sanirdim hep.Bize gore 'biz hep gorusucez ki'lerden ibaretti hayat.Ama tabii ki oyle olmadi.Dagildik.İlkokuluma ve ordaki dostlarima asik biri olarak bunu kabullenebilmem cok uzun zaman aldi.Egitiminizin en buyuk ve en inemli bolumunu gecirdiginiz insanlar sonucta,isteseniz de istemeseniz de hayatiniz da buyuk bir bolumleri oluyor.O zamanlar kardes gibi gordugum,can-ciger gibi oldugumuz,hic ayrilmaz ailece gorusen ufakliklardik.Hele 3-4 kisi vardi ki yerleri apayriydi.Hala vardir gorsem sarilip omzunu kirabilecegim insanlar.En azindan 1 kisi var yani,Selen.Ama onun disindakiler nedense uzaklastilar.Suclayamam,kendi secimidir her insanin.Ama biri kaldi iste.O hic gitmedi,hep yanimdaydi.Aramizdaki en uzak mesafe sadece bir telefon oldu.Lanet olasi sinav senesi yuzunden istedigim zaman aklima geldigi gibi arayamiyor 'hadi kalk cikalim' diyemiyor olmak bile dengemi bozdu.Gercekten dengemi bozdu.2 tane kardesim dedigim her seyden ote insandan biri Ankara'da digerininse sinav senesi,gel de kafayi yeme!Annem bile fark etti yavas yavas bunalima girdigimi.Ama biticek diyorum surekli kendime,az kaldi onlarin iyiligi icin diyorum.Ama bir nokta var ki dayanamiyorum.Kerem surekli ben de Ankara'ya gidicem diyor.Kafayi yicem onunda oraya gitmesini kaldiramam,dayanamam!Ama onu gitme diyemeyecek kadar da cok seviyorum.Bir de universiteye gecince beni unutur baskalariyla kanka olur mu acaba korkusu var.Biliyorum cok gereksiz,ilkokuldan beri bozulmamis bir sey tabii ki de bundan sonra kolay kolay boyle sebeplerden bozulmaz,ama napiyim psikopata bagliyorum.Bu biraz da bir sonraki anlatacagim seyden kaynaklaniyor.Oyle bir sey olursa artik zaten bengi'de ankara'da benim kafama bir huni takip kaldirirsiniz Bakirkoy'e.
Dogum gunu sebebiyle toplandigimiz yere ilkokuldan 2 kisi de geldi.Kapidan girdiler,masaya dogru yuruduler,insanlarla selamlastilar..Onlar konusurlarken ben sadece okuzun trene bakabilsigi gibi bos,bon bon mal gibi bakakaldim.Hic bir sey hissetmiyordum,bunu dusununce canim yandi.Boyle olmamasi gerekiyordu,yanlarindan ayrilmadigim hatta 2 sene sira arkadasi oldugum,sirt sirta uyudugum,okulun bahcesinde kosturdugum insani gorunce bir seyler hissetmem gerekmiyor muydu?Yoksa ben mi fazla onemsiyorum bu ilkokulu dostlugu hikayesini?4 sene sonra gorunce ilk tepki 'naber?' diyip yapmaciginda yapmacigi bir gulumseme ve opucukle yerlerimize oturmak oldu.Yanimda oturuyor ve ben sadece karsimdaki Bengi'yle konusuyorum.İkinci ve son diyalogsa kalkarken 'kendinize iyi bakin' tabii ki vazgecilmez siritislarla birlikte.
Ama 1 kisi de boyle olmadi.O 4 sene boyunca yanimda olmaya devam etti.Alakasiz bir anda aradi'Bebis napiyosun hadi hazirlan cikiyoruz' dedi,kendi kendime triplere girdigimde saatlerce beni dinledi,biri icin gercekten onemli oldugumu bana hissettirdi.Diger dostluklarin bitmesi,kopmasi,yasadiklarimin hepsi Kerem'in dostlugunun degerini cok daha iyi bilmemi sagladi.Belki de en onemlisi buydu..Ailem,Kerem ve Bengi varken baska kime ihtiyacim var ki zaten?İstedigim her seyi yapabilir,elde edebilir ve HER YERİ DAGİTABİLİRİM ONLAR VARKEN ULAANN,İZYEAAAAANNNN.
İyi ki varsin,iyi ki dogdun,nice mutlu yillara kardeslerin en bir tanesi,en yakisiklisi.Seni cok seviyorum.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)