Memleketimizin büyük bir sınav verdiği şu günlerde, ufak bir yazı yazıp, kendi gördüklerimi anlatmak istedim.Anlatmalıyım, yazmalıyım, dökmeliyim.Bu vahşet benim için çok fazla.Tanık olduğum, gördüğüm şeyler, bir insanın kapasitesi dahilinde olmaması gereken şeyler.Muhtemelen bir çoğunuz yaşadıklarımın aynısını ya da benzerini yaşadı.Önce yaşadıklarımı anlatıcam, yazının son paragrafında ise düşüncelerimi, ve notlarımı, bizim kim olduğumuzu.
Her şey cuma günü başladı.Gecesinde Gezi'de yatan dostlarımıza müdahale edilmişti ve halk ayaklanmıştı.Orada yerimi almam gerekiyordu.Öyle de yaptım.Meydana gittim.Başta her şey güzeldi.İnsanlar meydanda oturuyordu.Slogan ya da herhangi bir parti bayrağı yoktu.Ortada oturuyorduk, insanlar muhabbet ediyorlardı.Karşımızda da hatrı sayılır derecede kalabalık bir polis grubu oturuyordu.Derken 3 dakika -abartmıyorum- 3 dakikadan kısa bir sürede o polis ordusu ayağıya kalktı, gaz maskelerini taktı, panzerler tüm çevremizi sardı, aynı anda tazyikli su ve biber gazı atmaya başladılar.Ama bunların tamamı 3 dakika içerisinde, insanlar ortada otururken gerçekleşti.Tam o sırada bir sokak çocuğu gördüm.Çok değil 7-8 yaşlarında.Çalılıkların arasından eski püskü 2-3 tişörtünü çıkardı, yırta yırta bir grup kıza al abla al atacaklar hemen al masken yok diye koştu.Ne olduğumu bile anlayamadan her yer bembeyaz oldu.Maskem yok, gözlüğüm yok.Üstüne üstlük bir de kalp rahatsızlığım var.Arkamı döndüm ve kaçmaya başladım.O sırada ayağımın yanına 3 tane fişek düştü.Serin kanlı davranabildim de hepsine bastım tekmeyi.Ama sonrası kötü oldu, rahatsızlığımdan dolayı koşarken nefesimi tutamadığım için çoktan tüm gazı solumuştum.İşte o sırada dev bir umutsuzluğa kapıldım çünkü ciğerlerime 1 gram hava giremiyordu.Gözlerimi açamıyordum açsam da zaten bembeyazdı.Sol tarafta açılan bir şey görünce kendimi can havliyle oraya attım.Meğerse yukarda oturan bir teyze yardım amacıyla kapıyı açmış, sağolsun, insanlık henüz ölmemiş.Benden önce giren kişinin peşinden attım kendimi fakat, nefes almak mümkün değil.İkimiz de yerdeyiz, hareket edemiyoruz.Telefonla apartman ismini civarda oturan lise arkadaşıma attım.Hemen geldi sağolsun.İlaçlarıyla birlikte.İlk gün öyle boş gitmişim ki, ne ilacım var ne önlemim.Biz kendimizi toparladıktan sonra dışardakilere yardım ettik.Ortalık biraz yatışınca da oradan çıktık.
Akşama kadar sorunsuz devam etti.Her şey güzeldi aslında.Polis olmayınca güzel.Ta ki diğer müdahaleye kadar.Muhtemelen en korkuncuydu.Düşünmesi bile tüylerimi diken diken ediyor.Polis diğer saldırısına başladığında bu sefer kısa süreyle bırakmadı.Arkamızdan kovalamaya, arkamızdan gaz atmaya devam etti.Ara sokaklara kaçalım dedik.Hata etmişiz.Bir sokağa daldık, zaten gece karanlığı çökmüştü, kalabalık, sokak lambaları yanmıyor.Arkamızdan polis gaz atıp duruyor, kafamızı kollamaya çalışıyoruz, arkadaşlarımızdan kopmamaya çalışıyoruz.Böyle sokağın sonuna doğru ilerlerken sokağın sonundan da polis çıktı.Biber gazlarını atmaya başladılar.İşte o sırada öleceğime inandım.İlk defa bu kadar yakın hissettim kendimi.Polisin garezini sabah görmüştüm, burada bize acımayacaklarını biliyordum.Kafamda bir anda manşetler oluştu. 'Marjinal grup sokak arasında polise saldırmaya çalıştı, çatışma sonucu çok sayıda ölü var.' Sonum 'marjinal grup' olacaktı.Sağ tarafıma baktığımda askeri hastaneyi gördüm, karanlık olduğu için başta fark edemedik, can havliyle oraya koştum.Koşucaktım, eğer bana doğru bir namlu çevrilmeseydi.Nöbetçi asker namlusunu doğrulttu, silahını doldurdu ve ben ne olduğumu anlayamadan namlunun ucunda kalmıştım.Bunu askere mal etmek doğru olmaz, 1 kişinin hareketiydi ve çok fazla sayıda yönelen insan vardı.Ama emin olun, canınızı kurtarmaya çalışırken bunla karşılaşınca tepkiniz hoş olmuyor.O sırada askeriyenin sol tarafında dar bir ara sokak keşfettik.Ordan aşağıya deparlarla inip canımızı zor kurtardık.Beşiktaş'a vardık, orda aşırı bir kalabalık vardı, fakat bu sefer neşeliydiler, eğleniyorlardı.Karşıdan ve şehir dışından gelen gruplarla da birleşince Beşiktaş çarşıdan stada kadar yolun tamamını kapatıcak kalabalıkta bir 'çapulcu grubu' oluştu.Her şey güzeldi yürüyüşümüzü yapıyorduk, eğleniyorduk.Gümüşsuyu'na yaklaştığımızda ise yine müdahale başladı.En önlerdeydik ve arkamızda hala neredeyse çarşı'ya kadar uzanan bir kalabalık vardı, herhangi bir hareket izdihama yol açacaktı.Ama artık profesyonelleşmiştik.Gitmeden önce herhangi bir orantısız müdahale durumunda kullanabileceğimiz yolları belirliyorduk.Bu sefer maçka'ydı.Hızla koşmaya başladık.Bu arada 10 kişilik bir gruptuk ve 3 gün boyunca birlikteydik.Ben o gün antremanımı bolca yaptığım için bir Bolt kesildim, 100 metre engelli koştum.Ama gerçekten.Yol kenarlarındaki bariyerlerin üstünden atlaya atlaya gittim, hep merak ederdim nasıl bir bacağı kaldırıp diğerini de yanına alıp geçebiliyorlar diye, insan mecbur kalınca yapabiliyormuş.Beşiktaşa geri döndük, sabaha kadar sloganlarımıza devam ettik.Sabah 6da okula girip 2 saat uyuduk, uyandıktan sonra eve gidip duş alıp meydanda buluştuk.
En sakin gün meydan günüydü.Daha doğrusu, taksim için en sakin gün o gündü.Taksim'de şenlik havası vardı.Türküler halaylar roman havası horon, her şey ama her şey vardı.Polis yoktu.Tam bir bayramdı.Taksim'e çıkan tüm yollara 6şar 7şer barikat yapılmıştı.Ve her biri 'önde yol genişliğinde yanan bir ateş arkasında polis barikatı arkasında inşaat barikatı arkasında belediye otobüsü arkasında çöp konteynrları düzeninde olduğu için geçilmesi imkansızdı.Ufak tatsızlıklar olmadı değil, meydanda tanker yanında ateş yakılması sonucu bir su tankeri patladı fakat bunu yakanlar zaten belliydi, durum hemen kontrol altına alındı.Bu sırada polis tüm hıncını Beşiktaş'tan çıkarıyordu.Sürekli yardım isteniyordu ama edemedik.Olmadı.Oraya gitmek için 3 farklı yol denedik hepsinde ağır müdahalelerle karşılaştık.Ne yapacağımızı bilemedik.Burnunuzun dibinde kavga dostlarınız hunharca, ölesiye dövülüyor, saldırıya uğruyor ve bir şey yapamıyorsunuz.Okulumuza saldırmışlardı.Okul kapısının önünde duran 40-50 kişilik polis grubunun fotoğrafları geliyordu.Her yer biber gazıydı, okulun önüne biber gazı atılmış ve dışarıya çıkın çıkmazsanız gaz atacağız anonsu yapılıyordu.Teröriste böyle gitmediler!Üniversite orası üniversite!Terörist adresi versek öyle gitmezler.O sırada okulda olamamak, hayatımda hiç bir şey o kadar koymayacak bir daha sanırım.
Yine sabaha karşı eve girdik ve bu sefer herkesin pili bitmişti.12 kişi eve sığıştık, bir koltukta 4 insan yattı.4 saat uyuduk ve uyandığımızda hepimiz büyük bir üzüntü yaşadık.Hepimiz ya dışarda bir şey olduysa ve yardım edemediysek, insanların yardıma ihtiyacı vardı ve biz uyuyoduysak'ın derdindeydik.Neyse ki meydanda olay yoktu ve beşiktaş'ta durum kontrol altına alınmıştı.Çöp poşeti ve eldivenlerimizi alıp meydana gittik ve meydanı temizledik.Vallahi tertemiz oldu!Kendi evinde de su bardağı kaldırmayan insanım oysaki.Daha sonrasında gezi'ye gidip oturduk, daha eğlenceli olamazdı sanırım.Bir önceki günün yorgunluğunu aldı götürdü.Mükemmel bir ortam vardı.Etraf tamamen temizlenmişti, insanlar çimlere yayılmışlardı.Akşam olayların yine Beşiktaş'ta olacağını tahmin ettiğimizden birkaç saat sonra Beşiktaş'a gittik.Önceleri sakindi.Hatta çok güzeldi.Arabalar sürekli korna çalıyor, insanlar yolu kapayıp dans ediyorlardı.Provokatörler kaldırımları sökmüşlerdi.Yaklaşık 10 metre uzunluğunda kaldırım mahvolmuştu.Bunu böyle bırakmayız dedik, hepimiz giriştik.Fotoğrafları var çıkmış internete, sağolsunlar baya yaymışlar.Belediye işçiliği de yapmadık demeyiz artık.Hepsini tek tek yeniden dizdik.Yaşlılar geldi, gurur duyduklarını söylediler.İşte o an, ne yediğimiz biber gazı kaldı ne de başka bir şey.'Umudu kesiyorduk, ayaklandınız, helal olsun' cümlesi var ya, her şeye değiyor.Yaşlılar da katıldı bize.Siz bırakın, artık sıra bizde dedik.Çarşıdan çıktığımızda deniz müzesinin önünde olaylar başladı.Okula koşup ilaçlarımızı aldık hemen geri döndük.Ortam iyice kızıştı.Bu arada okulumla ilk defa 2 gündür gurur duyuyordum, o gün sonuncu gün oldu.İçeriye almamaya karar verdiler.Olaylar ciddileşirse kimi alıp kimi almayacaklarına o sırada karar vereceklermiş.Bak sen!İsmini öğrenemediğim bir 'yetkili' kimin lafıyla hareket ediyorsunuz, aranızda provokatörler var, bak taksim'de öcalan resmi açmışlar fotoğrafını gördüm dedi.Gerizekalının derdine bak.Bu arada işin komik tarafı, okulun sahil tarafında BAUPORT adında bir yerimiz var, orda da düğün vardı.Anlıyorum, aylar öncesinden yapmışsınız hazırlıkları, heyecanlısınız.Ama gelinle damadın ilk danslarını gaz eşliğinde yapması riskini göze kalmak, büyük başarı.Çarşıya dönersek, olaylar iyice kızıştı.Ama öyle bir gaz ki, allah kahretsin insan bırak halkına, düşmanına kullanamaz.Maskem tüm gazı içine aldı, öylece kalakaldım.Söylemişlerdi ama inanmamıştım.Ondan önceki 2 gün de gaz yedim hatta maskesiz bile yediğim oldu ama, böyle değildi.Bu çok farklıydı.Bir anda sanki öyle asılı kaldım, sanki yokum.Öylece duruyormuşum ordan.Arkadaşlarımdan birinin beni sertçe sallamasından sonra kendime geldim ve koşabildiğimde koşmaya başladım.Okula doğru depar attım ama fark ettim ki nefes almıyorum.Ne kadar zamandır almadığımı bilmiyorum, alamıyorum!Okulun kapısına koştum, fakat okul içeriye almıyor.Tam o sırada Theron Patterson'ı gördüm.Amerikalı yönetmen, aynı zamanda benim hocam.Kalan son nefesimle beni içeriye al diye bağırdım.Hemen aldı, onun da gözleri kıpkırmızı olmuş.İçeriye girdim, elimdeki talcidli suyu yüzüme boşalttım.Biraz oturdum, kendimi toparladım.O sırada polis okula kadar ilerlemişti.Herkes bauporta akın etti, insanları o tarafa yönlendirdiler.Okulun içerisinde kalanlar arasında kaos oluştu.Derken kapının önüne biber gazı atıldı, kapılar kapatıldı, herkes bahçe tarafına, sahile koştu.Ve sahile de biber gazı atıldı.Okulun içinde sıkışıp kaldık ve attıkları biber gazları okulun camdan kapılarını kırmıştı.Ana kapının orda bir elimde telefonum olay anını kaydederken diğer elimde içeriye yardıma ihtiyacı olan biri gelirse diye elimde talcidli suyla bekliyordum. O sırada çevik kuvvet en az 30 kişilik grubuyla merdivenlerin başında belirdi.Önlerinde bir arkadaşımız bauporta kaçmak için koşuyordu.Bilmeyen vardır, okulun karşısından anayola merdiven çıkıyor,bu merdivenin sol ve sağ tarafındada bina var ve binaların üst katında bir kafemiz var. Arkadaşımız burdan aşağıya doğru koşuyordu.Tam o anda kafenin yan tarafında duran saksı bir anda aşağıya uçtu -ALLAHIN BİR HİKMETİ- ve arkadaşın kafasına düştü.Arkadaşımız ilk yardıma koşmaya devam etti, son durumunu bilmiyoruz.Tesadüf ki saksının olduğu yerde de polis vardı, herhalde saksının düştüğünü görünce koşup tutmaya çalıştı.Polis arkasından bauporta doğru koştu.Bu kısmı kendi gözlerimle görmediğimden ne kadar doğru bilmiyorum ama, duyduğumuz seslerden doğru olduğunu söyleyebilirim, ayrıca BUSAR ekibinde çalışan ve ilkokuldan beri arkadaşım olan kişinin ağzından anlatacağım.Polis ilkyardımın oraya gidip, kafaları nişan alıp gazları ateşleyip, dışarıya çıkmalarını engellemiş.Yaralıların olduğu yere!Vallahi ben en son gördüğümde damat kaçıyordu.Gelini göremedik, kusuruma bakmayın, 3 gün cehennemde yaşayınca insanın sinirleri bozuluyor, olmadık şeylere gülebiliyor.Kısa süre içerisinde okuldan çıktılar fakat merdivenlerin başına demir parmaklık koydular.Okulun çevresinden çekildiler.Biz içeride zarar görmüş insanlara yardım etmeye başladık.Yarım saat böyle geçti, ortalık sakinleşmeye başlamıştı, en azından öyle sanıyorduk.Görünürde polis yoktu.Derken kapının, tam okula giriş kapısının önünde 5-6 biber gazı birden patladı.O sırada üst katta arkadaşlarımı kontrol ediyordum, koşarak aşağıyı görebileceğim bir yere geçtim, telefonla fotoğraf çektim.O fotoğrafı bbc international kullanma hakkı istedi, istediğiniz her yerde kullanın dedim.Arkadaşlarım sağolsun twitterda da baya yayıldı fotoğraf, 2bine yakın retweet aldı.2 güvenlik görevlisi, maskesiz, gözlüksüz, yüzlerini gömleklerinin içine sokmaya çalışırken bir yandan kapıyı kapalı tutmaya çalışıyorlar.O kadar beklenmedik bir anda oldu ki, hiç bir şey yapamadık.Fotoğrafı çeker çekmez aşağıya indim.Huyum kurusun, kaos anında beynim uçuveriyor.Koşarak güvenlik görevlilerinin yanına gittim şişeyi suratlarına döktüm.Hatta onları komple yıkadım.Herkes şok içinde olduğu için kimse yerinden hareket edemiyordu.Güvenlik görevlileri bitik durumdaydı, çıkardım maskemi gözlüğümü verdim.Zaten bana artık bağışıklık yapmış, 1 gram dokunmadı.Sol tarafıma baktığımda bir arkadaşımın yerde yarı baygın yattığını gördüm.Onunda maskesi ya da gözlüğü yoktu ve fazlasıyla etkilenmişti gazdan.Gözleri kan çanağıydı.Bir kolunu omzuma atıp yüklendim yarı sürükleyip yarı taşıyarak okulun iç kısmına taşıdım, okuldakilere yardım için seslendim, hemen gelip içeriye taşıdılar.O andan sonra artık orda daha fazla duramayacağımızı anladık.Okula bir teknenin yanaşacağı ve bizi güvenli bir yere götüreceği bilgisini aldık.Toparlanmaya başladık, fakat sırt çantamı kaybetmiştim.İçinde kimliğim vardı.Para falan yoktu fakat polis tarafından alınırsam kimliğe her şeyden çok ihtiyacım olacağını biliyordum.İçinde benim için anlamı büyük olan, 3 gündür yanımdan ayırmadığım bir hırka vardı.Tekneye bindik, fakat 3 günün stres ve yorgunluğuna artık dayanamayıp pes edip ağlamaya başladım.Kendim için değil, kolay değildi, önümde panzerler insanları ezmişti, polis öldürmek için saldırmıştı.Ama bunlar hiç birimizi geri çekmedi, hepimiz daha da alevlendik.Oraya kollarımıza ismimi kan grubumuzu yazıp, ölmeye hazır gittik.Göze aldığımız şeylerin yanında bunlar hiç bir şeydi.Herkes kendinden geçmiş, yanındaki için endişe ediyordu.
Tekneden güvenli bir yerde indikten sonra eve gittim.Annem beni 3 gündür okulda proje yapıyor biliyordu.Kendisinin bilgisayarla internetle alakası yoktur, televizyonda malumunuz, hiç bir şeyden haberi yoktu.Ona olanların çok ufak bir kısmını anlattım.O bile onu bayıltmaya yetti.E anne yüreği, dayanmıyor.Bana kızdı, bağırdı ama çaktırmayın, telefon konuşmasına kulak misafirliği yaptım, benle gurur duyuyormuş.Babasına çekmiş, cabbar dedi.Bunlar benim için büyük şeyler.Annem de laf aramızda yüz vermeyi pek sevmez, böyle bir şeyi duymak da e tabii ki beni daha da gaza getirdi.
Bugünse katılamadım.Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.Akşam maalesef yurtdışına çıkmam gerekiyor.Fakat ordan da yapabildiğim her şeyi yapacağım.Sokak röportajları yapıp, destek fotoğrafları çekeceğim.Ne kadarını bildiklerini sorgulayacağım, videoya kaydedip hepsini yayınlayacağım.Yapabileceğim benim şuan aklıma gelmeyen elbette ki bir çok şey vardır, onlar için bana ulaşmanızı çok isterim.Yapabileceğim belki de çok küçük bir şey ama 1 kişi 1 kişidir.Hiç bir şey yapmamaktan iyidir sanırım.O 1 kişilerin toplanınca nasıl olduğunu bu 3 günde anladım.Cuma günü döneceğim, cumartesi günü olaylar hala bitmemiş, amacımıza ulaşamamız olursak -aksini düşünmüyorum elbette başaracağız- cumartesi yine meydanda yerimi alacağım.
He eğer sorarsan kardeş sen kimsin? diye.Ben 1. sınıf emniyet müdürü kızıyım.Evet polise söven de benim.Polisle halkı küstürmeye çalışanlar utansın.Ama suç ne yazık ki sadece onlarda değil.Polis, öfkesi bitmek tükenmek bilmez şekilde saldırıyor.Gözleri dönmüş, hırslarını alamıyorlar.Emir kulu oldukları yalan!Her zaman düşünceleri doğrultusunda hareket etmiş, bu yüzden de zamanında çok fazla olay yaşayıp hükümetle karşı karşıya gelmiş bir emniyet müdürü kızı olduğu içinse sadece ve sadece gururluyum!3 gündür eve girmedim, taksim beşiktaş arasını belki 50 kez yürüdüm, uyumadım, aç kaldım.'Aferin kızım' diyip gülümseyen bir babaya sahibim.Dediğim gibi, cumartesi gününe kadar kazanacağız, ha eğer biraz uzarsa, o zaman da dediğim gibi cumartesi günü 'Emniyet müdürü kızıyım, böyle kıyak kafa görmedim!' pankartımla meydanda olacağım.
Yazının sonuna ismimi falan yazacağım.Bizi, yazdıklarımızı takip ettiğin bir sır değil.Sana zorluk çıkartmayayım dedim.Bulman rahat olsun.Uğraşmayın.
Yapman gereken tek şey; korkmaktır!
Geliyoruz!
Beka Sahra Tok
twitter.com/Bekasahra
bekasahra@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder